Kısaca; Geçen sene kapı fiyatı 100 Euro olan bir oteli siz 50 Euro olarak ilan ederseniz, bunun maliyeti çok daha yüksek olur. Öncelikle, fiyatı (değeri) yarı yarıya düşmüş otelin fiyatını, tekrar eski fiyatına çıkarmanız en az 5 sene alacaktır.
100 Euro'luk oteli 50 Euro'ya düşürürseniz maliyetleri kısmak gerekecektir. Ya elemandan kısacaksınız, ya servisten, ya yiyecek, içecekten ve elbet kalitesinden. Bu da uzun dönemde otelin prestijini eski haline getirmenizi çok zorlar. Otellerin en büyük reklamı "kulaktan kulağa" yapılan reklamdır. Memnun bir müşteri, 10 yeni müşteri getirir. Ama memnun olmayan bir müşteri 100 potansiyel müşteriyi kaçırır. Size birileri "iyi" otel tavsiye ederse, tavsiye edilen iyi otellerden birini tercih edersiniz. Ama oteliniz için "kötü" dendiyse bittiniz. Müşterinin yolu asla o otelden geçmez.
OTELCİ BU KRİZDE NE YAPTI?
Öncelikle, Otelinin fiyatını yarı-yarıya düşürmek yerine otelin kapasitesini yarı-yarıya düşürdü. 100 oda yerine 50 oda ile otelini açtı. Müşterisi geçen seneye göre yarı-yarıya düştü ama fiyatını ve kalitesini korudu. 100 Euro'luk otelini 50 Euro'ya satmak yerine yine 100 Euro'ya satarak hem daha az masrafla otelini döndürdü, daha az eleman kullandı, hem de kalitesini korudu. Ayrıca, fiyatı 50 Euro'ya düşürüp 2 katı müşteri gelseydi bile yapabileceği aynı ciroyu elde etti.
Örneğin: 100 oda X 50 Euro günlük 5.000 Euro ciro yapar. 50 oda X 100 Euro günlük 5.000 Euro ciro yapar. Üstelik, Otelci, kapalı kalan 50 odasını yıpratmadı, yarı kapasite ve yarı masrafla otelini açtı. Kalitesinden de ödün vermedi. Ve... Bizce doğrusunu yaptı.
Cem Polatoğlu
Tur Operatorleri Platformu Dönem Sözcüsü
Otel fiyatları domates ile kıyaslanamaz
Bu sene Turist gelmeyecek. Eee? O halde Otel Fiyatları ölü eşek fiyatına iner... Otel fiyatlarını elde kalmış Domates ile kıyaslıyoruz. Elbette fiyatları belirleyen en önemli etken arz-talep dengesidir. Ama öyle "mallar elde kaldı, ölü eşek fiyatına odaları satalım" gibi bir uygulama otelcinin kurşunu ayağına sıkması demektir.
