Günümüz insanının en önemli sorularından bir tanesi de yalnızlıktır. Yalnızlık kişiye en zor işleri yaptırabilir. Kişi yalnız kalmamak için normalde yapmayı hiç düşünmediği pek çok tatsız işi yapmayı kolaylıkla göze alır. Sevmediği bir arkadaşıyla geziye çıkar, hiç istemediği bir arkadaşının sorunlarını günlerce dinler…
Bütün bu işleri yaparken yalnız kalmaktan korkar. Tek başına olduğunda kendini dışlanmış ve değersiz hisseder, başarısız ve beceriksiz hissettiğinden dolayı eşlerinden boşanmak isteyen pek çok kişi mutsuz olmalarına rağmen bunu göze alamamaktadırlar. Sadece kişiler değil anne babalar da çocuklarının yalnız kalmalarından oldukça ürkerler, yalnız kalmamak için çocuklarına sorunlu arkadaşlarına bile nasıl katlanacaklarını öğretmeye çalışırlar. Çocuklarının mutsuz olmasını yalnız kalmalarına bağlarlar.
Hayatta çocukları yalnız kalmasın diye ikinci bir kardeş yapmayı düşünürler. Tek çocuk sahibi olan ailelere bir başka çocuk yapma konusunda baskı yaparlar. Çocukları büyüdüğünde yalnız kalacaklar diye o kadar korkarlar ki bu sefer de evlen diye baskı yaparlar veya hala neden evlendiremedik diye paniğe kapılıp evlatlarını da paniğe sokarlar ve yoğun bir baskı yaptıkları için çocukları bazen evlenmiş olmak için evlenir. Böyle bir evliliğin sonucunda da boşanmaya karar verilir. Aile bu sefer de çocuk yalnız kalacak diye boşanmaması konusunda çocuğuna yine yoğun bir baskı uygular.
Bütün bunların temelinde yalnız kalmamak, dışlanma korkusu yatmaktadır. Aileler bu açıdan batkılarında tam haksız da değillerdir. Bazen baskılar çocukların kafasını karıştırabilir. Yanlış adımlar atmalarına sebep olabilir. Pek çok kadın ve erkek boşanmak istediklerini ve yalnız kalmaktan korktukları için bu kararı eyleme dökemediklerini söylemektedirler. Özellikle kadınları yalnız kalmaktan erkeklerden daha fazla korktukları ve korkutuldukları bilinen bir gerçektir.
Anneler çocuklarıyla ilgili bir psikologa geldiklerinde eğer birkaç sorun varsa bu sorunların içinde arkadaşlarıyla oynamıyor, yalnız oynuyor bu beni üzüyor ve korkutuyor biçiminde açıklayıcı bilgiler verirler. Özellikle bu bilgilerle birlikte çocuklarının yalnız başlarına da mutlu, keyifli huzurlu bir şekilde oyun oynayıp oynamadığına dikkat etmezler. Büyük şehirlerde kişilerin apartman da oturma düzeninde yalnız olduklarını, yalnız oturmaya başladıklarında başkasının gelip arkadaşlık kurmasından rahatsız olduklarını biliriz.
Arkadaşlık kurmak isteyen kişiye kızarlar, olmaması gereken bir davranışta bulunuyormuş gibi ayıplarlar. Böyle durumlarda arkadaşlık kurmak isteyen ısrarcı olmalı, bu takdirde ilişki başlayabilir. Eğer arkadaşlık kurmak isteyen kişi ısrar etmiyorsa bu girişimi kısa sürede biter ikinci bir girişim yapmaya cesareti uzun bir süre hiç olmaz. Yalnız yaşayan kişiler pek çok zaman rahat ve huzurlu olduklarını söyler. Bununla birlikte yalnızlığın çok acıtıcı mutsuz edici, değersiz hissetmelerini sağlayan bir durum olduğunu anlatırlar.
Değerli bir eş olsaydım şu anda yalnız olmazdım diye espriye de vurarak söylerler. Yalnızlık kişinin seçtiği bir seçim değil zorunlu olduğu bir durum gibi algılanmamalı, kişi yalnızlığının keyfini çıkartabilmeli ancak birlikte olacağı kişileri seçmekte ve bu kişilere kapılarını açmak konusunda istekli olmalıdır. Yalnızlıktan ürktüğü için çevresinde bir sürü çıkarcı kişiyle iletişim halinde olmak ona acı verecektir. Böyle durumlarda psikolojik yardım almalı, gerçeğe uymayan, onu mutsu eden süreçlerden kendisini çıkartmayı bilmelidir. Dışarıdan gelen baskıların etkisinde kalmamalı, kendine hizmet edebilecek ne varsa buna kendisi karar verebilmelidir.
İlişki konusunda kendisinin yapabileceği şeylerin sınırını çizmektedir. Psikologla görüşmek, onu doğru bir noktaya götürebilir. Hayatın bir süreç olduğunu bilerek zamanı ve yaşamını en iyi şekilde kullanması konusunda doğru kararları verebilmelidir. Bu kararları verirken mutlu olup olmadığını kendine sık sık sorabilmelidir.
Alanur Özalp
Uzman Psikolog
E-mail: alanurozalp@hotmail.com