Geçenlerde Mercedes’in yeni otobüsünün tanıtımı için çağrıldık. Gittik, otobüslerini gördük. Bir de, Mercedes’in, otobüsçünün derdinden anlamayan, ama anladığını sanan müdürüyle poz verdik. Herşey iyiydi. Yeni otobüsün şeklini şemalini değiştirmişler, tasarım yapmışlar.
Otobüsün tasarımını “otobüsçü” olarak pek beğendiğimi söyleyemem. Ama yeni teknolojik güvenlik önlemleri iyi olmuş. Şimdi firma sahipleri için zurnanın zırt dediği yerde burada başlıyor. Türkiye’de ÖTV ve KDV sıkıntısı milletin başına az belaymış gibi bir de dalgalı kurdan doların ve euro’nun yükselmesi geliyor ki, hammaddeyi ithal eden bir ülke olarak maliyetlerimizi tavan yaptırıyor.
Yeni otobüsün, Euro 6 motoruna, güvenlik, konfor geliştirmelerine ve teknolojik alt yapısına bakarak bir maliyet analizi yapmak gerekiyor sanırım. Dalgalı kurdan dolayı, bu yeni otobüsün önceki kasasını zaten 1 milyon TL gibi bir fiyata alıyorduk. Yeni otobüsün ise eskisine 200 bin TL fark atmasını bekliyoruz. Yani 1 milyon 200 bin TL. Dalgalı kur’a dayalı olarak tabii. Ne kazanıyoruz ki bu parayı verelim diye düşünmeden edemiyor insan.
Şimdi Mercedes’in yüksekteki müdürü de haklı olarak otobüsçüye akıl veriyor. Diyor ki; “2+1 koltuklu otobüs trend. Biz ise, otobüs taşımacılığının 2+2 olması taraftarıyız.” Sanki otobüsçü bilmiyor 2+2’den daha çok para kazanacağını. Mercedes’in yüksek müdürü aklını kendine saklasın. 2+1 bizim de işimize gelmiyor. Ancak bir gerçek var ki, insanlar uzun yola giderken koltukların rahat ve geniş olmasını tercih ediyor. Birçoğu da tek koltuklarda oturarak seyahat etmek, gerekirse işini gücünü yapmak istiyor.
Görünen de o ki, yakında tüm seyahat otobüsleri 2+1 koltuk düzenine geçecek. Müşteri özellikle istiyor 2+1’i. Gelene 2+1 yok dersen, başka firmaya gidiyor. Şimdi rekabeti kalitede yapıyoruz ya, işte müşterinin isteğine göre şekillenerek 2+1 var diyoruz. Otobüsün şekliyle şemaliyle artık kimse ilgilenmiyor. İnsanlar rahat oturma düzenine odaklı olarak otobüs bileti alıyor. Hangi firmaya sorarsanız sorun, durum artık böyle. Herkes size aynısını söyleyecektir.
Nesil değişiyor. Artık insanlar eskisi gibi bunu buldum buna razıyım demiyor. Şimdi bu taleplere karşılık veremezsek, biz uçakla, trenle nasıl rekabet edelim. Bunlar bir yana kendi içimizdeki rekabette başarılı olamayız. Ha, Mercedes’in yüksek müdürü, fazla koltuklara alınacak müşteriyi düşünerek, parmak hesabıyla; “otobüsçü kazanır, otobüsünün taksitini rahat öder biz de sürekliliği sağlarız” düşüncesindeyse yanılıyor. İlla ki sektörde süreklilik istiyorsan, sattığın otobüsten kârını indir, sen de rahat et otobüsçü de. Yoksa bu iş senin dediğin gibi olmaz...
KİME GÜVENİRSEN GÜVEN!..
Mercedes’in yeni otobüsünün gecesine birçok meslektaşın yanı sıra, otobüsçülükle alakası olmayan tipler de vardı. Bunlardan biri de bulunduğu otobüs firmasını batıran ve izin verilse yenisini de batıracak olan “otogar yaygaracısı.” Otogar yaygaracısı gecede, bana yakın olan bazılarının koluna giderek kendini göstermeye çalışıyordu. Sana söylüyorum “otogar yaygaracısı.” Kime güvenirsen güven. Seni, meşru zeminde benim elimden kimse alamayacak. Sen o çaldığın paraların hesabını vereceksin. O parayı otobüsçüye mutlaka ödeyeceksin!..
Vesselam.
İrfan Kalkan
E-Mail : istozkaymak@gmail.com