Kış gelince en hüzünlü sektör herhalde otobüsçülük sektörü oluyor. Yazın tadı tuzu kalmadı. Hava da karardı zaten!.. Yazın mantar gibi biten irili ufaklı firmalardan da eser yok otogarda. Bir çoğu kapısına kilit vurdu gitti bile. Ellerindeki otobüsleri ya büyük firmalara kiralık verdiler ya da satıp kurtuldular.
Bu işin bir rotası yok. Her önüne gelen yazın otobüsçü, kışın başka işle iştigal oluyor. Hani etrafınızda mutlaka görmüşsünüzdür, yazın manavlık yapıp, kışın balık satan dükkânlara rastlamışsınızdır. Otobüsçülük de bunlara döndü maalesef.
Kimsenin sabit bir işi değil artık bu sektör. Her önüne gelen belgeyi alıp giriyor, yazın işini görüyor yapabiliyorsa para yapıyor, sonra kapıya kilit vurup gidiyor. Bir çoğunu bir daha otobüsçülük hatta taşımacılık sektöründe göremiyorsunuz bile.
Zaten amaçladıkları da bu. Eski, konforsuz bir otobüsle yazın en cafcaflı hararetli zamanlarında para kazanıyor, sonra otobüsün satışını verip sektörden uzuyor. Tabii bu kafileye korsan taşımacılık yapanları dahil etmiyorum. İşin içinden en kârlı çıkanlar onlar oluyor.
Ohhh ne alâ memleket!.. Kimse sormuyor nasıl olsa!.. Bir iki belge kontrolü dışında özellikle bayramlarda seyranlarda kim seni çevirip de kontrol yapacak. O da bunu iyi biliyor. Kazandığım yanıma kâr diyor: ‘Cebim biraz para görsün, otobüsü satar çıkarım. Seneye hayırlısı’ diyor. Uzun lafın kısası, bu sektörün ağzının tadı kaçtı. Bu yazıyı yazmakla seneye durumun değişeceğini ummuyorum.
Aynı olacağını biliyorum. Herkes bu durumun bu işleyişine alıştı. Demek ki, alan memnun, satan memnun. Daha bize laf söylemek düşer mi? Sektör hâlâ birlik içinde değil, bu gidişle olmaya da niyeti yok. Epeydir otobüsçülük de kâr bırakmıyor... Ee, o zaman ne olacak ki canım, biz de otogarları yazın manav, kışın balıkçı yaparız olur biter...
Vesselam
İrfan Kalkan
E-Mail : istozkaymak@gmail.com