Ro-Ro deyince...

Ro-Ro deyince 1990 başlarındaki Yugoslavya iç savaşıyla imkansız hale gelen Türk karayolu taşımacılığı aklıma geliyor. Akabinde UND Başkanı rahmetli Saffet Ulusoy önderliğinde kurulan UND Ro-Ro'yu ve sektörün kaderini etkileyen strateji değişikliğini hatırlıyorum. Ve Trieste Limanı ... 1990 başlarında kahve depoları ile ünlü bir sahil kasabası ve sayfiye yeri iken Ro-Ro seferlerinin başlaması ile stratejik öneme haiz çok önemli bir lojistik üs haline geldi.

O kadar ki mevcut trafik alt yapısı yoğunluğu kaldıramadığından zaman zaman tıkanıklıklara ve sıkıntılara sahne olmaktadır. 2013 yılında Trieste’yi ziyaretimde ihracat, ithalat ve liman içindeki araç sayısı itibariyle bir kaç gün araçların limana giriş çıkış yapamadıklarına ve trafiğin felce uğradığına şahit oldum.

Çalışmaların bugünlere gelmesi ve ivme kazanmasında rahmetli Saffet Ulusoy ile Samer şirketinin Enrico Samer'in büyük emekleri ve katkıları bulunmaktadır. Bir diğer liman işletmecisi şirket Francesko Parisi de Trieste Limanı'nın önemli aktörlerinden birisidir. Keza, Trieste'den sonra Fransa ve Güney Avrupa’ya yönelik taşımalarda sektöre önemli bir maliyet avantajı sağlayan Marsilya Toulon hattı gün geçtikçe artan taşıma kapasitesi ve sektöre atak yaptıran bir hat olmuştur. UND Ro-Ro’nun 2007 yılında satılması ile Un Ro-Ro adını alan şirket birkaç el değiştirdikten sonra, son olarak yakın tarihte Avrupa’lı DFDS tarafından satın alındı.

Buna mukabil Alternative Ro-Ro'nun kurulması ve yaptığı yatırımlar bu alanda rekabet başlatarak yürütülen faaliyetlere renk kattı. Ben bütün bu gelişmelerde kazananın ülkemiz ve sektörümüz olduğuna inanıyorum. Güney, İç Anadolu ve Güneydoğu ihracatçısı ile nakliyecisine yeni ufuklar aralayan; Mersin -Trieste hattı ile Alternative Ro-Ro'nun Alsancak -Sete hattının çok önemli bir boşluğu doldurarak ülke ihracatı önemli kazanımlar sağladığına inanıyorum. Farklılıklarımız, zenginliğimizdir. Ulusal ve uluslararası ticarette rekabette hayır vardır. Burada rekabetten kasıt “etik” olan ve ülke ekonomisine fayda yaratan rekabettir, yıkıcı rekabet değildir....

Bununla birlikte sektör tarafından kullanılan bütün Ro-Ro hatları stratejik değer ve öneme sahip olup çok iyi analiz edilmelidir. Sovyetler Birliği'nin dağıldığı1990 başlarından itibaren Rusya pazarına yapılan ihracatlar ivme kazanmış, o günün şartlarında düşük kapasiteli Ro-Ro gemileri ile yapılan Samsun -Nowarasisky seferleri altın çağını yaşamıştı. Türk nakliye firmaları o dönemde Rusya hattından ciddi kazançlar elde etti. Günümüzde de Rusya ile ilişkilerin gelişmesi ve sorunların aşılması ile birlikte o hareketlilik ve kazançların tekrar elde edilmesi mümkündür. Önemine binaen bu Ro-Ro hattı da büyütülmeli ve geliştirilmelidir.

Sözün özü: taşıma ihtiyaçları istikametinde ileriye dönük stratejik alt yapı geliştirilmelidir. Kara, deniz, demiryolu olarak multimodal taşımacılığın tüm alternatifleri kıymetlendirilmelidir. Bu sektörümüzün kârlılıkla varlığını idame ettirmesi açısından hayati öneme sahiptir. Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak, yolcu ve eşya taşımacılığında deniz yolunu ne kadar kullanıp kıymetlendirebiliyoruz? Kara yoluna göre daha az maliyetli olan deniz yolunu neden yeterince kullanmıyor, önemsemiyoruz? Kurulacak yurt içi Ro-Ro hatları ile Karadeniz limanları hayat bulacak. Bölgesel kalkınma ve istihdam artacak. Taşıma maliyetleri azalmak suretiyle kârlılıkta artacaktır.

Aynı şekilde yolcu taşımacılığında da deniz yolunun taşıma oranı arttırılmalıdır. Sahip olduğumuz imkan ve şartların değerlendirildiği, seçeneklerin kârlılık ve fırsata dönüştüğü, Rekabetten bütün paydaşların ve ülke ekonomisinin güç ve kazanç sağladığı, parlak başarıları yakalayacağımız günlere ulaşmak dileğiyle, hayırlı çalışmalar bol kazançlar diliyorum.

Murat Ertütüncü
E-Mail: muratertutuncu@hotmail.com