AB’nin ulaştırma politikası içinde demiryolu, karayolu ve havacılık stratejilerinin önemli bir yere sahip olduğu bilinmekle birlikte, bu stratejilerle ilgili AB son altı ay içinde, TEN-T, Havacılık Stratejisi ve yol güvenliği alanlarında önemli kararlar aldı. Bu kararların doğrudan veya dolaylı olarak Türkiye’nin ulaşım stratejilerini etkilediği gözlemleniyor.
TEN-T Ağıları ve Türkiye
AB bölgesinde ulaşım ağları arasındaki farklılıkları azaltmak, ulaşımda teknolojik araçların desteğiyle teknik altyapı problemlerine çözümler sunmak ve AB ortak pazarının entegrasyonunu arttırmak gibi stratejik hedeflerle başlatılan ve AB taşımacılık altyapı politikasının bir parçası olan Trans Avrupa Ulaştırma Ağları (TEN-T) projesi, Türkiye ve AB arasındaki serbest dolaşım için de büyük önem taşıyor. 8 Ekim 2015 tarihinde Lüksemburg’da gerçekleşen AB Ulaştırma Konseyi toplantısı çerçevesinde, Avrupa İçin Yatırım Planı kapsamında ulaştırma sektörüyle ilgili görüşülen konular dikkat çekiyor. Bu kapsamda, TEN-T projesinin “çekirdek” ağının 2030 ve “kapsayıcı” ağının 2050 yıllarında biteceği belirtiliyor.
Bunun yanı sıra, TEN-T ağının 2030 yılına kadar 10 milyon ek istihdam yaratacağı ve artan talepleri karşılamak amacıyla Avrupa ulaşım sektörü için 2010-2030 yılları arasında 1,5 trilyon avro tutarında bir bütçe harcanacağı tahmin ediliyor . Türkiye’nin bu ulaştırma ağındaki konumunun ise Avrupa’yı Karadeniz, Asya, Orta Doğu ve Akdeniz bölgelerine bağlaması açısından önemli olduğunun altını çizmek gerekir.
TEN-T kapsamında ulaştırma ağı projelerinin Türkiye’de güçlendirilmesi çalışmaları masrafları IPA fonunun sağladığı destekle karşılanıyor. Bu çerçevede Türkiye’de inşası devam eden ve planlama aşamasında olan veya proje havuzunda yer alan projeler şunlardır:
- Ankara-İstanbul Hızlı Tren Hattının Köseköy–Gebze Bölümünün İnşası Projesi, Irmak–Karabük–Zonguldak Demiryolu Hattının Rehabilitasyonu ve Sinyalizasyonu Projesi;
- Samsun–Kalın Demiryolu Hattı Projesi;
- Halkalı–Kapıkule Demiryolu Hattı Projesi;
- Malatya–Narlı Demiryolu Hattı Projesi;
- Alayunt–Afyonkarahisar–Konya Demiryolu Hattı Projesi.
17 Şubat 2016 tarihinde Ulusal Araştırma Ana Planı Projesi açılış toplantısına katılan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, IPA fonları kapsamında gerçekleştirilen projelere ve ulaştırma konusunda AB ile entegrasyon sürecinin önemine vurgu yapmıştı. Buna ilişkin AB ve Türkiye arasında tam üyelik öncesi IPA kapsamında birtakım ortak çalışmalar bulunuyor. Bu çalışmaların temel amacı Türkiye'yi AB üyeliğinden önce AB ile her açıdan uyumlu hale getirmektir. AB bu çerçevede belirli dönemlerde Türkiye’ye yönelik bütçeler ayırıyor.
IPA I döneminde Ulaştırma Bakanlığı demiryolu projeleri ağırlıklı olmak üzere belli başlı büyük projelerde 585 milyon avro tutarında bir kaynak kullandı. Bu kaynak ile Gebze Köseköy, Irmak, Karabük, Zonguldak, Samsun, Sivas demiryolu projelerinin yapım ve iyileştirme çalışmaları gerçekleştirildi. IPA II dönemi içinde ise 450 milyon avro değerinde bir kaynağın kullanılması hedefleniyor. Başta Halkalı-Kapıkule hattı olmak üzere diğer projelerin de geliştirileceği açıklandı. Buna ek olarak Yıldırım, Halkalı-Kapıkule hattının önemine işaret edip Bulgaristan ile eş zamanlı olarak Avrupa’nın 10’ncu koridorunun hayata geçirilmesinin hedeflendiğini vurgularken, AB desteğiyle yürütülen bu projenin önceliği ve bütçe kapsamının netleştirildiğini kaydetmişti.
Bu önceliğin, 10 Kasım 2015 tarihinde Avrupa Komisyonu tarafından yayımlanan Türkiye İlerleme Raporu’nda yer alan Türkiye’nin demiryolu ağında altyapı çalışmalarını güçlendirmesi ve demiryolu fonksiyonlarıyla ilgili AB müktesebatı ile uyumlu yasal düzenlemelerin yapılması gerekliliğine dair tavsiyelerle paralel olması dikkat çekiyor.
AB’nin Yeni Havacılık Stratejisi
AB’nin ulaştırma planlamasıyla ilgili gündeme aldığı konulardan bir diğeri de Havacılık Stratejisi’dir. 7 Aralık 2015 tarihinde Avrupa Komisyonu tarafından açıklanan yeni Havacılık Stratejisi ile AB ekonomisinin güçlendirilmesi amacına yönelik olarak yeni öncelikler belirlendi.
Havacılık Stratejisi’nin dikkat çeken hedefleri şu şekilde sıralanabilir:
- Havacılık alanında bölgesel ve uluslararası anlaşmalarla ve ticari dinamiklerin desteklenmesiyle AB’nin uluslararası konumunun güçlendirilmesi;
- Havacılık sektörünün kapasite, verimlilik ve bağlantılarının artırılması;
- Güvenlik, çevre, yolcu hakları gibi alanlardaki yüksek AB standartlarının korunması;
- İnovasyon, yüksek teknoloji ve yatırım alanlarında ilerlemenin sağlanması.
AB’nin gündemindeki havacılık alanındaki hedeflerin etkisi Türkiye İlerleme Raporu’nda da görülebilir. Raporda, Türkiye Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün Türk sivil havacılık büyümesini ve kapasitesini yakalayamadığı eleştirisi yapılıyor; ancak genel müdürlüğün Avrupa Havacılık Güvenliği Ajansı (EASA) ile havacılıkla ilgili teknik gereklilikler ve yönetimsel düzenlemeler üzerine çalıştığı vurgulanıyor. Raporda belirtilen gelişmeye ek olarak, Türkiye’nin havacılık alanında attığı adımlardan biri de Üçüncü Havalimanı inşasıdır. Havalimanı inşaatının Haziran 2014’te temeli atılmış olup projenin 76,5 kilometrekarelik alanı kapsaması ve 200 milyon yolcu kapasitesine sahip olması planlanıyor. 24 Şubat 2016 tarihinde Yıldırım’ın yaptığı açıklamaya göre havalimanının 90 milyon kapasiteli ilk bölümünün Şubat 2018’de hizmete açılacağı planlanıyor.
Ulaştırma Alanında Güvenliğin Artırılması
Ulaşım ağı ve havacılık stratejilerine paralel olarak, AB üye ülkeleri içinde ulaşım güvenliğini artırmaya yönelik çalışmaların hız kazandığı söylenebilir. Avrupa Komisyonu, uluslararası havacılıkta güvenliğin artırılması ve hava araçlarının izlenebilmesini sağlayan sistemlerin geliştirilmesi için 16 Aralık 2015 tarihinde önemli kararlar aldı. Haziran 2009 tarihinde Air France havayolu şirketine ait uçağın teknik arıza nedeniyle Atlas Okyanusu’na düşmesi ve Mart 2014’te Malezya Havayolları’na ait uçağın kaybolması nedeniyle uçak izleme sistemlerinin tekrar tartışmaya açılmasının, Avrupa Komisyonunun yeni kurallar tanımlamasıyla bağlantılı olduğu ifade edilebilir.
Bu kararlar, genel olarak sualtı konum bulma cihazlarının ve uçuş ve kokpit ses kayıt sistemlerinin teknolojik yeniliklerle birlikte geliştirilmesi olarak sıralanabilir. Ayrıca Komisyon, 18 Mart 2016 tarihinde karayolu ve yolcu taşımacılarını ilgilendiren önemli kararlar aldı. Üye ülkeler arasında AB karayolu ulaşım ihlallerini sınıflandıran ve yaptırımları netleştiren kurallar belirleyen Komisyon, teknolojiye uyumlu ve taşımacıları daha etkin izleyebilecek “akıllı” takigrafların kullanılmasının gerekliliğine işaret etti. Böylece, yolculuk güzergâhlarının otomatik olarak kaydedilmesi ve herhangi bir problem veya suç şüphesinde lokasyon tespitinin ve yasaların uygulanmasının daha etkin hale getirilmesi planlanıyor. Avrupa Yol Güvenliği şartıyla birlikte bu kuralların hayata geçirilmesi kazaların önlenmesinin, tespitinin ve yasal kısıtlamaların etkin uygulanmasının önünü açabilir. Yol güvenliği ile ilgili resmi adımlar AB için oldukça önemli bir gündem maddesine sahip olmanın yanı sıra, Mart 2015’te Komisyon tarafından yayımlanan bir raporda; AB’de ölümlü kaza sayısının 2010 yılında 31.500 olduğu, 2014 yılında ise söz konusu sayının 25.700’e indiği ve 2020 hedefinin bu sayının 15.700’e düşürülmesi olduğu vurgulanıyor . Ancak bu hedefe yönelik iki engel dikkat çekiyor:
2014 yılında ölümlü kaza oranındaki düşüşün yavaşlaması ve üye ülkeler arasında bulunan istatistik ve yaptırım farklılıkları. Komisyonun 2015 yılı sonunda ve 2016 yılında aldığı kararların bu hedef çerçevesinde değerlendirilmesi daha etkili bir analiz sunabilir. Türkiye’nin ölümlü kaza fotoğrafına baktığımızda ise AB üye ülkelerinden maalesef hala çok daha fazla ölümlü kaza gerçekleştiği görülüyor. Örneğin, sadece 2014 yılında Türkiye’de 1.099.010 kaza gerçekleşmiş ve bu kazalarda ölü sayısı 3.524’ü bulmuştu . Bu anlamda, seyahat güvenliğini artırmak ve bu hususta AB kriterlerine uyumun sağlanması için Türkiye’nin atması gereken yasal adımların önemini koruyor.
SONUÇ
Sonuç olarak, AB içinde ulaşım ağı oluşturmanın önemli bir parçası olan TEN-T projesi için önemli bir yatırım kaynağı ayrıldığı ve bu kaynakla projeler desteklenirken istihdamın da artırılacağı görülüyor. Türkiye’de ise IPA fonları kapsamında, özellikle demiryolu ağında TEN-T ağının bir parçası olarak birçok proje başlatılmış ve sürdürülüyor. Ek olarak, ulaşımın gittikçe daha önemli bir payına sahip olan havacılıkla ilgili AB, 2015 yılı sonunda yeni Havacılık Stratejisi’ni duyurdu. Stratejinin ticari ve güvenlik standartlarıyla uygun büyüme hedefi dikkat çekiyor.
Bu gündemle paralel olarak 2015 yılı Türkiye İlerleme Raporu’nda Türkiye’nin sivil havacılık konusunda etkin büyüme stratejisini yakalayamadığı eleştirisi de tesadüf olabilir. Ayrıca, AB içinde yolcu güvenliği önemli ve stratejik yaklaşılan bir konudur ve Avrupa Komisyonunun yayımladığı istatistiklerde ölümlü kaza oranlarında genel bir düşüş trendi olduğu ancak bu trendin 2014 yılında yavaşladığı, bu yavaşlamanın üye ülkeler arasındaki farklılıklarla birlikte AB’yi 2020 yol güvenliği hedefinden uzaklaştırdığı görülüyor. Son olarak, AB üye ülkeleriyle kıyaslandığında Türkiye’de ölümlü kaza sayısının fazla olduğu bilinmekte ve bu noktada Türkiye’nin AB Yol Güvenliği stratejisine uyum sağlamasının önemli olduğu ortaya çıkıyor.
Deniz Servantie
İKV Uzman Yardımcısı
E-Mail: dservantie@ikv.org.tr