Sorunları düşünürken....

Uluslararası Nakliyecilik sektörünün son 20-25 yılına baktığımızda; devasa sorunlar ve aşılmaz engeller karşımıza çıkıyor. Hem mevcut sorunlar hem de nakliyeci firmaların varlığını idame ettirme iradesi nevi şahsına münhasırdır. Başka bir örneği yoktur.

Sektör ciddi bir devlet desteği sübvansiyonu olmadan uluslararası rekabeti sürdürmeye çalışıyor. Üstelik batılı devletlerin hiç bir hak, hukuk, kural-kaide tanımadan pervasızca uyguladığı geçiş belgesi kotaları ve fahiş geçiş ücretleri ile birlikte her gün yenisi ihdas edilen engellere rağmen...

Maliyetler gün geçtikçe arttı. Çeşitlendi buna mukabil navlunlar artış göstermediği gibi gün geçtikçe geriledi. Sektörün büyük oyuncuları multimodal lojistik çözümleri ile taşımalarını kombine ederken, küçük firmalar büyük finansal riskleri de omuzlarına alarak mücadeleye devam etmeye çalışıyor. Geçiş belgesi kotaları konusunda UND tarafından Avrupa Yüksek Mahkemelerinden karar çıkarılmaya çalışılırken, kararların tenfizi, ilgili ülkelerce uygulanması konusunda halen hiç bir gelişme yok. Ödenen ve iadesi gereken milyonlarca Avronun iade edilmemesi ve haksız uygulamaların devam etmesi hukuksuzluk ve kural tanımazlığı da gözler önüne sermektedir.

Kara güzergahında Kapıkule ve Hamzabeylide 3 günde kapıyı geçemeyen araçların durumu, yıllardır çözülemeyen bu sorun nakliyecinin ve ihracatçının rekabet gücünü yok etmekte olan bir başka faktördür. Yine vize sorunu önemli sorunların başında gelmektedir. Vize sorunlarının çözümü ve kolaylık sağlanması, Türkiye gibi 500 milyar dolar ihracat hedefi olan bir ülke için yeterli değildir. Türkiye ve UND'nin tezi ve hedefi; Uluslararası sürücüler için vize uygulamasının tamamen kaldırılması olmalıdır! Keza Türkiye’nin de tarafı olduğu Uluslararası Ticaret sözleşmeleri bu hükümleri amirdir. Ülke olarak, sektör olarak gücümüzün, ağırlığımızın ve iddiamızın büyüklüğünün farkında ve taleplerimizde cesur olmalıyız. Fırsatların imkanların ve haklarımızın altın tepsi ile bize sunulmayacağını bilmeliyiz.

Son yıllarda tamamı işveren aleyhine sonuçlanan sürücü davaları ile ilgili yasal düzenleme bir an önce yapılmalıdır. Mevzuat, Türkiye şartları ve realiteye uygun olarak yeniden düzenlenmelidir. Sürücü haksızda olsa tazminat davaları lehine sonuçlanmaktadır. Burada o paraları kazanmayan işverenin de mağduriyeti göz önünde bulundurulmalıdır. Sürücü davaları Demokles’in kılıncı gibi nakliyeci firmaların üzerinde sallanmaktadır. Emsal Kararlar kaziye-i muhkeme haline gelmiş ve nakliyeci firmalara nefes aldırmamaktadır. Hukuki düzenleme yapılmazsa işin sonunun nerelere varacağı bilinmemektedir. Öte yandan sektörde artan ve büyüyen yatırımlar vasıflı ve nitelikli Uluslararası sürücü talep ve ihtiyacını artırmaktadır. Bu anlamda yetki belgeli sürücü yetiştirmek üzere , Sürücü Meslek Yüksekokulları açılmalıdır.

Böylelikle hem sürücülük mesleğine saygınlık kazandırılması hem de donanımlı ve eğitimli Uluslararası sürücüler yetiştirilmesi mümkün olacaktır. Keza, üzerinde yapılan çalışmalara ve yüzlerce değişikliğe rağmen Kara yolu Taşıma Kanun ve yönetmelikleri sektörün yapısına, doğasına ve realitelere uygun değildir .Bu anlamda da ciddi bir düzenlemeye hatta reforma,kendi işimizi kendimiz zora sokan bu yapıdan kurtulmaya ihtiyaç bulunmaktadır. Bu reformların, gerekli destek ve sübvansiyonların hukuki ve mali düzenlemelerin hayata geçmesi durumunda, Avrupa’nın en büyük ve genç filosuna sahip Uluslararası Nakliyecilik sektörü daha güçlü olarak uluslararası rekabette yerini alacak ve 500 milyar dolar ihracat hedefinde bayrağı dalgalandırmaya devam edecektir.

Murat Ertütüncü
E-Mail: muratertutuncu@hotmail.com