Üstelik bir de konvoycu-polis-gazeteci dövüşmeleri var!
Hani sen, askere gidecek yeğenini uğurlama konvoyunda (=uğurlayanların kurt dökme gösterisinde) babanın kullandığı minibüsten yarı beline kadar sarkıyordun, bayrak sallıyordun, baban arabayı sağ(senin) tarafına devirmişti ve sen altında kalarak feci bir şekilde ölmüştün, yani tam bir faciaydı senin ölümün, Rumeysa Yılmaz (16). (03.12.2010 )
Önce çok üzüldüm Rumeysa’ m
Çünki çok genç, taze bir fidandın, ailenin sana lâyık olmadığı kadar da kıymetliydin, bu ülke için. Üstelik sen kaçıncı kurbandın? Bu devletin bu konuda bir rakamı da yoktu, trafik genel hâfızası olmadığı gibi. Olsaydı, senin de -pisipisine- ölümüne hattâ bugüne kadar bu olayları kökten çözümlerdi, senin ve pek çok insanımızın, fidanlarımızın ölümlerini de önlerdi.
Sonra biraz sevinmiştim Rumeysa’ m
Hoşgörülerini diliyorum bu yüzden, ama neden sevinmiştim biliyor musun? “Her kahrın altından bir lütuf çıkar.” Atasözümüzdeki gibi; senin kaybınla kazanılabilecek bir çözüm ümidi kaplamıştı benliğimi. Çünki, ilimizin Valisi ve Emniyet Müdürü (Sayınlar; MUTLU ve ÇAPKIN) açıklama yapmışlardı, içeriğin tercümesi şöyleydi: “Rumeysa, sadece arabanın altına değil, bizim şahsımızda devletin de kafasına düşmüş, aklını başına soktu. Bundan sonra bu tür uğurlamalar yapılamayacaktır. Taşıtlardan dışarı sarkılamayacaktır. Yollar tıkanamayacaktır. Trafik, yani canlar ve mallar asla tehlikeye atılamayacaktır. Bundan böyle, bu işin sıkı takibini yapacağız. Zaten önceden de takipçisiydik!”
Zihnimi, midemi bulandıran cümle ettiler
Bu, beyan içindeki son cümle idi. “Zaten önceden de takipçisiydik!” “Eyvah!” demiştim. Bunu söylediklerine göre, şimdiden sonraki “takip” de aynı olursa, yandık. Bu sevincim ve sevgili Rümeysa’ nın kaybı boşa mı gidecekti?
İyi ki öldün Rumeysa’ m
İstanbul’umuzdaki devlet yöneticilerimizin vaatleri üzerine, bu başlığı attığım bir makale hazırlığım olmuştu, ama tamamlamaya elim varmamıştı, yarım kalmıştı, sevgili Rumeysa’ m, demek ki yersiz bir başlıkmış.
Babanın serbest kalmasına hâlâ üzgünüm
Baban, -babalık- fiziği sayesinde seni edinebilmişti, ama gerçek bir baba olamamıştı, hattâ akıllı bir adam, hattâ adam da olamamıştı. Senin yaşın dolayısıyla edinemeyeceğin deneyim akıllılığını, baban ya yakalayamamış ya da tepmişti. Bir gösteriş hevesi uğruna, kurtlarını dökmek uğruna, kendi dâhil herkesi tehlikeye atmakla kalmamış, faciayı da yaratmayı yakalamıştı. Bir de utanmadan, “üzgün”olduğunu açıklamıştı. (İnşallah baban bunları okur ve beni mahkemeye vermek ukalâlığını yapar da, mahkemelerde, kamuoyu önünde ona ve devlete birer ders verme imkânı yaratır bana ve en faydalısı da bu soruna kökten çözüm getirme imkânı buluruz.)
“Tedbir yoksa, kasıt vardır!”
Baban da, devlet de tedbir almadılarsa -ki almadılar- kasıt vardır. Nasıl bir kasıt? “Ne olursa olsun!” kastıdır bu, yani “Kasıtta sınır yoktur kastı!” İşte babana bundan dolayı kızgınım, devlete olduğu gibi. Çünki devlet tedbir almamıştı, hâlen de almamakta dirençli. Devlet de beni mahkemeye verirse, çok sevinirim; “Ruhuna Değsin Rumeysa’ m!”
Boşuna öldüğünü görmek
Bunu bir kere daha gördüm. “Uğurlama” lar artınca, “eyvah” lar sarmaya başlamıştı beni, yaklaşık bir haftadır. Konvoylar düzülüyor, yollara dökülüyor, gürültülü, tehlikeli taşkınlıklar, taşıtlardan taşmalar –gırla- gidiyor.
Son Haber: Devlet polisini, gazetecisini dövdürüyor!
Benim bardağımı taşıran en son damla, bu haber oldu, Rumeysa’ m. Yer mi? Rize. Yine bir asker uğurlama=facia ruleti konvoyunu engellemek isteyen polislerimizle çatıştılar, konvoydakiler. Gazeteciler dövüldü.
“Asker uğurlama konvoyunda arbede 23 Şubat 2011 Mynet (A.A) Rize'de asker uğurlama nedeniyle oluşturulan konvoya müdahale eden polislerle askere gidecek gençler arasında arbede çıktı. Olayda, görüntü almaya çalışan bazı gazeteciler de darbedildi (devamı aşağıda)”
Ailenin buna ve “Başsağlığı”na hakkı yok aslında (“Başın sağ olsun!”=Senin canın ’kellen’ sağ olsun! Bunu hak etmek gerekir. Bence sağ olmasın!)
Haberi: Asker Uğurlamasında Ölen Rumeysa`nın Ailesi Perişan 03.12.2010 (IHA) Bayrampaşa'da, kuzeninin askere uğurlanması sırasında oluşturulan konvoyda, camından bayrak sallamak için sarktığı ve babasının kullandığı minibüsün devrilmesi sonucu ezilerek ölen Rumeysa Yılmaz'ın (16) ailesi perişan. Enişte Yaşar Yılmaz, " Babası da perişan durumda. İfadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Bizim yetkililerden istediğimiz, bu olaylara artık son verilsin. Bizim acımız, başkasının acısı olmasın. Bu iş çığırından çıktı. Bu bize acı bir ders oldu. İnşallah bundan sonraki ailelere bir faydamız olur." dedi.
Önceki haberlerden biri:
“Asker uğurlama töreninde ayaklar koptu Asker yakınlarının ayakları koptu...27.02.2010 internethaber.com
İzmir Şehirlerarası Otobüs Terminali'nde asker uğurlama töreni sırasında, kabalalık perondan geri çıkma manevrası yapan bir yolcu otobüsü, asker uğurlamaya gelen 3 kişiyi ezdi (sa:00.30). Torunu Serdar Uruç'u yolcu eden Gönül Çoban (63), yeğenlerini uğurlayan Ümit Yavaş (35) ve Bekir Kızıl (35), geri giden otobüsün arka tekerleklerinin altında kaldı ve koptu, birinin durumu ağır. Yaralılar, yakın hastanelere kaldırıldılar.”
İlginç haber: İlginç bir yasak, ama tehlikeden değil!
“ Asker uğurlama konvoylarına yasak 16 Kasım 2010 milliyet BOLU Valisi İbrahim Özçimen, il genelinde asker uğurlama konvoylarını yasaklayacaklarını açıkladı. Öğrencilere asker uğurlama konvoylarından duyduğu rahatsızlığı anlattı. “Ben de bir vatandaş olarak gecenin 11’inde patlayıcı sesleriyle veya bağıran insanların sesleriyle rahatsız edilmekten son derece rahatsızım(…)”
Son haber: “Asker uğurlama konvoyunda arbede 23 Şubat 2011 Mynet (A.A) Rize'de asker uğurlama nedeniyle oluşturulan konvoya müdahale eden polislerle askere gidecek gençler arasında arbede çıktı. Olayda, görüntü almaya çalışan bazı gazeteciler de darp edildi.
155 polis ihbar hattını arayan bazı vatandaşlar, kent merkezi Atatürk Caddesi'nde askere gidecek gençlerin oluşturduğu araç konvoyunun trafiği aksattığını bildirdi.
Olay yerine gelen polis ekipleri, kimlik kontrolü yaptı. Bu sırada bir polis memurunun konvoydakilerden Murat Ç.'ye tokat attığı iddia edildi. Bunun üzerine polislerle gençler arasında çıkan tartışma kavgaya dönüştü. Olayların büyümesi üzerine polis, gruba biber gazıyla müdahale etti. Kavgada başına aldığı darbelerle yaralanan Murat Ç, Rize 82. Yıl Devlet Hastanesine kaldırıldı.
Öte yandan polis, kavgayı görüntülemeye çalışan basın mensuplarına da müdahale ederek bazı gazetecileri darp etti. Olay sonrasında gazeteciler Faik Bakoğlu ile Ali Bakoğlu, darp edildiklerini belirterek polislerden şikâyetçi oldu. Cumhuriyet Polis Karakoluna giden gazeteciler ifade verdi.
Ali Bakoğlu, gazetecilere yaptığı açıklamada, ''Maalesef kime nasıl davranacaklarını bilmiyorlar. Olayı görüntülemeye çalışan basın mensuplarına saldırdılar, babamı ve beni darp ettiler. Kendilerinden şikâyetçiyim'' dedi.
Olaya müdahale eden polisler de karakolda ifade verdi.
-İL EMNİYET MÜDÜRÜ: “POLİSLERLE İLGİLİ SORUŞTURMA BAŞLATACAĞIZ” dedi(…)
Ahmet Türkoğlu
E-mail: ahmetturkoglu34@gmail.com