Hiç bu açıdan otogarlara baktınız mı bilemiyorum ama Türkiye’deki otogarlar dünyada eşi benzeri olmayan muazzam büyüklükte bir organizasyonun eseridir. Tamamen talebe yanıt niteliğinde ortaya çıkmış ve tüm yurdu kapsayacak şekilde yapılanmıştır.
Dünyada eşi benzeri yok diyorum. Çünkü son 50 yıldır Türkiye’nin seyahat işi otobüslerle yapılıyor ve kâğıt üzerinde planlanıp hazırlanmış yapılar değil bunlar.
Bugün uçak ve trenlere verilen yüksek teşviklere rağmen, yüzde 70’le otobüsle seyahat ilk sırada yer alıyorsa, bu oranı otogarlara borçludur otobüsçü.
Türkiye’deki otogar yapılanması, dünya üniversitelerine tez konusu olma niteliğindedir.
Türkiye çapında yapılanmak isteyen özel sektörler de otogarları inceleyerek sonuca çok rahat varabilirler.
Nedeni ise, deneyimlenerek meydana gelmiş yapılar olmasıdır.
Kentsel, bölgesel ve ülkesel kalkınmanın da temelidir aynı zamanda.
Neden mi?
Otogar denilince, insanların bir yerden başka bir yere seyahat etmesi için uğradığı işletmeler gelmesin akıllara.
İlk kapsamlı posta merkezi,
İlk kapsamlı kargo merkezi,
Kuru gıdanın, canlı hayvanın, hatta cenaze taşıma işlerinin yapıldığı yerlerdir.
Bu saydığım alanlar bugün artık birer sektöre dönüştü.
Ancak bu işin temelini, kurdukları otogarlar vasıtasıyla otobüsçüler attı.
Kim diyebilir ki; “Ben 1980’li - 1990’lı yıllarda bir kargo şirketiyle anlaşarak ilçeye renkli televizyon gönderdim.”
Hangi kargo şirketi!..
Bu taşıma işi otobüslerle otogarlardan yapılırdı.
Şimdi çok ilkel geliyor değil mi?
O zamanlarda bu muazzam bir hizmetti...
Neden?
Çünkü elindeki kargoyu, postayı gönderebileceğin, şehrinde ya da ilçende mutlaka bir otogar mevcuttu.
“Posta da neymiş? Şu otogardan otobüse verdim mi, 9 saatte elinde olur” diyordu insanlar.
Bir çok kargo şirketinin çıkmasına, posta işletmesinin gelişmiş olmasına, herhangi bir şeyi taşıtmak için ulaşman gereken araca çok yakın olmasına rağmen insanlar, hâlâ otogarlardan eşyalarını göndermeye devam ediyorlar.
Bu, bugün bir alışkanlık diyelim...
İnsanlar hâlâ otobüslerle seyahat etmenin ucuz ve zamandan tasarruf olduğunu da biliyorlar.
Biliyorlar ki, yıl 2016 ve otobüsle yüzde 70 taşıma yapılıyor.
Bu, şu demek...
Sağlam temeller üzerine kurulmuş bir yapının yerine kolay kolay alternatif koyamıyorsun...
Bu temeli atan otobüsçülere bizler “Duayen” diyoruz.
Avrupa’da olsa bu otobüsçüler başına “Prof.” unvanı alır, maaşa bağlanır, adına müze filan kurulur, filmleri çekilir, pohpohlana bildiği kadar pohpohlanır, başköşeye oturtulurdu.
Bizde ise sadece “Duayen...”
Şuradan birini çevirip sorsan duayen nedir diye, bilmez!..
Önemli midir, önemsiz midir onu da anlamaz, “duayen” işte!..
Zamanında kâğıda dökülmüş olsaydı bu muazzam otogarlar sayesinde, bugün sektör Prof. Otobüsçü unvanını çoktan alırdı.
Ancak geç kalınmış değil, üniversitelerle anlaşarak, bu temeli sağlam, Türk özel sektörünün en önemli yapılarından olan otogarlar ve sektörün kahramanları otobüsçüler hak ettikleri değeri yeniden kazanabilir!..
Bu sağlam yapının içinde - Bir Firma Nasıl Batırılır - kısmını da “otogar yaygaracısı”na sorarsanız, size anlatacaktır...
Vesselam.