Ülkemizin içinde bulunduğu durum herkes tarafından malum. Gerek otobüsçü, gerek firma sahibi gerekse yazıhane işletmecileri ekonomik batağın içerisinde. Kimse para kazanmıyor, her geçen gün cepten daha çok yemeye devam ediyoruz. Hal böyle olunca, masrafları da nereden kısacağız diye kara kara düşünmeye devam ediyoruz. Yani anlayacağınız, "nasıl daha az zararla bu işin üstesinden geliriz"in hesabını yapıyoruz. Gelelim asıl mevzumuz olan Alibeyköy Otogarı'na!...
İSPARK'ın işlettiği Alibeyköy Otogarı'nın ihalesi 29 Kasım 2018 tarihinde yapıldı. 3 bin TL ile başlayan kiralarımız aradan geçen süre içerisinde yüzde 100'ün üzerinde artışla 6 bin 800 TL oldu. Orada 17 yazıhane var ve bunlardan 11 tanesi faal. 6 yazıhane ise boş. İhale sabahı İSPARK'ın Ümraniye'deki Genel Müdürlük binasında işletmeci arkadaşlarla toplandık. Mevcut kiraların yüksekliğinden yakındık ve ihaleye girmeyeceğimiz yönünde karar aldık. Toplu halde ihale salonuna gireceğiz ve görüşlerimizi belirteceğiz. Firmalarımızdan birinin temsilcisi bu kararımıza uymadı ve ihaleye girdi. İSPARK yönetimi ise bizi tek tek salona alıp, dayattığı fiyatla ihaleyi verdi. Derneklerimizi ne yazık ki göremedik. Tofsuz-kofsuz biz ihaleye girdik ve kendi göbeğimizi kendimiz kestik. Orada bir nemalanma veya avanta olsaydı, anında sen oraya gelecektin, biliyorum. Avanta varsa, sen de varsın!... Bizi her zamanki gibi hiç şaşırtmadın.
Şimdi bir de gelelim uçaklara... Şehir içi ulaşımda, seyahat etmek isteyenler için farklı seçenekler var. Uçak tercih eden yolcu da olabilir otobüs de tren de… Bunların hepsi hizmet sektöründe olan taşımacılar. Çeşitli nedenlerle bu tercih değişebilir. Ama ortada bir haksız rekabet bulunuyor. Uçaklar yazın tavan fiyatla bilet satışına gidiyor. 400-500 TL’ye satışlar var. Kışın ise bir bilet 80 TL’ye kadar düşüyor. Havayolu şirketlerine yakıtta kolaylık imkânı sağlanıyor. Otobüs firmaları ise KDV, ÖTV ödüyor, fatura ve yakıtta hiç destek göremiyor. Otogar giriş-çıkışları pahalı, cezalar yüksek. Bilhassa kışın, otobüs camiası günden güne eriyor. Sesimizi duyurmaya çalışıyoruz ancak kimse duymuyor. Üçüncü köprüye ödenen ücret belimizi büküyor. Anadolu’dan gelen otobüsçü geriye döndüğünde masrafı dayanılmaz oluyor. Bu sektör, ayakta durmakta güçlük çekiyor.
Şehir içi ulaşımda havayolu dışındaki diğer seçeneklerin varlığı ve etkisi unutulmamalı. Yetkililerin bu konuda desteklerinin olması lazım. Haksız rekabetin ortadan kaldırılarak hizmet kalite sınıflandırmalarına göre destekler yapılması lazım. Sonuç olarak hangi gidiş yolunu kullanacağına, avantajlarıyla beraber yolcunun karar vermesi sağlanmalıdır. Uçaklar gibi biz de vatandaşa hizmet veriyoruz. Bu meslekten para kazanmanın yanında hizmet sektöründeyiz. İnsanların huzurlu bir yolculuk yapmalarını istiyoruz.
Otobüs firmalarına herhangi bir destek sağlanmazsa bu otobüsler şehir içinde nasıl hizmet verecekler? Otobüsçülük, tercih edilmeyen bir yolcu taşımacılığı olarak silinip gitsin mi? Yapılan yeni yollar, karayolu taşımacılığı için büyük önem taşıyor. Ama herkesin özel aracı yok. Olmak zorunda da değil. Biz her kesime hizmet verebilecek kalite ve konforu sağlamalıyız. Uygun fiyatlı yolcu taşıyabilmek için desteğe ihtiyacımız var.
Vesselam...
İrfan Kalkan
E-Mail : istozkaymak@gmail.com