Yazın kavurucu sıcağından, kışın dondurucu soğuklarından muzdarip bahar melankolikleri gibi bir yıl altı ay olmalımı diyorsunuz?.. Nisan yağmurları yüzünden çamurlu sokaklar ve sele maruz kalmış manzaraları görmek isteyenlere hak verirseniz!..
Ey ilgili kamu kurumlarının yetkilileri, ey sektörün sivil toplum kuruluşları, ey firma sahipleri, kısaca ey otobüsçü; İlkbaharı da yarı Kış sayabilirseniz el de kaldı üç ay!.. Yani 90 gün!.. Ya Kasım ayına itiraz seslerine kulak kabartıp, geceleri soğuk geçiyor, Kış mevsimi sayılır şeklinde tez sunanlara haksız mı diyeceksiniz?..
Kaldı 60 gün!.. Eder 2 ay!.. Hasat mahsul, düğün ve bayram!.. Hepsi içinde!.. Yedi yüz yirmi saat süre yeter mi? Bilmem!.. Yetmez mi ona da birşey diyemem!.. Otobüsçülük sektörü, tüm organ ve çalışanları ile ne yazık ki makus talihini bir türlü yenemedi!.. Duvardaki takvimler her yıl değişirken, kafalardaki ön yargı kalıplaşmış kişiler, bir türlü sökülüp atılamadı!..
Hala bir adımda ileri atamadık!.. Olduğumuz yerde de sayıyoruz!.. Şehirlerarası tren yolu raylarını Anadolu'ya kaydırırken hala üç kuruşun hesabı ile oyalanıp duruyoruz!.. İki bayram bir sömestre yapılmaya ve yaşanmaya çalışılıyor!.. Ramazan nedeni ile iki aylık sezon geçiren sektör, yeniden kış uykusuna yatıyor!.. Ambar boş, hasat yok!.. Borç almış başını gidiyor!.. Kış mevsimi için bizde diyoruz ki: Bak ozan ne de güzel söylemiş!.. "bir akşamdan bir akşama bu gidişler gidiş değil..." Ne diyelim... Sözü özü, yaz ola harman ola.
Vesselam.
İrfan Kalkan
E-Mail : istozkaymak@gmail.com