Yaşamın en temel ihtiyaçlarından biri olan ulaşım talebi zamana bağlı olarak büyük değişim göstermektedir. 20.yüzyılda ulaşım sistemlerinin gelişimine paralel olarak sosyal, ekonomik ve kültürel yaşamda hareketlilik her geçen gün artmaktadır.
Bugün gelişmiş olarak nitelendirdiğimiz ülkelerde gelişmişliğin en önemli göstergelerinden biri ulaşım sistemleridir. Bu ülkeler ulaşım sistemlerini doğru tercihler, süreklilik arz eden politikalar, planlı ve tutarlı yatırımlarla bugünkü düzeye getirmişlerdir.
Ülkemizde ise yanlış tercihler, tutarsız politikalar ve uygulamalarla bugünkü sorunlu ve karmaşık ulaşım yapısı ortaya çıkmıştır. Kentsel ve ulusal ulaşım talepleri büyük ölçüde karayolu ile karşılanmış ve toplu taşıma sistemlerinin yapımı ihmal edilmiştir. Son yıllarda diğer taşıma sistemlerine önemli atılımlar yapılmakla birlikte karayolu ulaşımının entegrasyondaki rolü göz ardı edilmektedir.
2023 vizyonunun hedeflendiği 10. Ulaşım Şurası’nda insan ulaşımı konusunda güvenlik, hız, konfor ve ekonomi taleplerinin maksimum seviyede karşılandığı entegre bir ulusal ulaşım sistemi’nin kuruluşu öngörülmeli ve planlanmalıdır.
Kurulacak sistemde katılım, paylaşım, demokratiklik ve şeffaflık ilkeleri göz ardı edilmeden rekabetçi bir ortam yaratılmalı, kaynak ve kapasitelerde ileri teknoloji ve akıllı sistemler kullanılarak verimlilik sağlanmalıdır.
2. MEVCUT DURUM
Gelişmiş ülkelerde ulaşım politikalarında insan ulaşımı sosyal sorumluluk kapsamında kamu tarafından desteklenerek sürdürülmekte, sistemler ve sektörler arasında ayrım yapılmamaktadır. Ulaşım sistemleri; altyapı, üstyapı, yönetim ve işletme yönlerinden birbirini tamamlar ve destekler nitelikte planlanarak ulaşımda denge ve entegrasyon sağlamaktadır.
Toplu ulaşım sistemlerinin toplam taşımadan aldığı pay yükseldikçe trafik, güven, konfor, hız, ekonomi ve çevre sorunları büyük ölçüde çözüme kavuşarak her konuda verimlilik sağlanmaktadır. Gelişmiş ülkelerle mukayese edildiğinde ülkemizde yolcu taşımacılığında karayolu sistemi hâkim durumdadır. Bu durum yanlış tercihler ve imkânsızlıklar sonucu ortaya çıkmıştır.
Diğer ulaşım sistemlerine yeterli yatırımlar yapılmadığından, büyük ölçüde özel sektör tarafından yürütülen karayolu taşımacılığı, planlama mantığı ve mevzuattan yoksun bir anlayışla ihtiyaçların ötesinde büyüklüğe erişmiştir.
Ülkemizde karayolu taşımacılığı, diğer taşıma sistemleri arasındaki tamamlayıcı rolü ve toplam taşımadan aldığı payla ulusal ulaşım sistemlerinin omurgasını teşkil etmektedir. Türkiye, dünyanın en gelişmiş karayolu yolcu taşıma sistemine sahiptir. Son yıllarda diğer ulaşım sistemlerine yapılan yatırımlar, karayolunun payını azaltarak kaynak israfı ve verimlilik sorunu yaratmaktadır. Şehirlerarası taşımacılıkta daralan pazarın açığa çıkardığı yatırım gücü ve insan kaynağı başta şehiriçi taşımacılık olmak üzere diğer taşıma sistemlerine kaydırılmalıdır.
Özelleştirme mantığı bu çerçevede şekillendirilmelidir. Devlet eliyle yürütülen havayolu, demiryolu ve denizyolu sistemleri özel sektöre açılmadığı için geliştirilememiş ve dünya ile yarışabilir duruma getirilememiştir. Son yıllarda hava taşımacılığı özel sektöre açılarak altyapı, üstyapı ve işletmede önemli mesafeler kat edilmiş ve hava taşımacılığımız 7 yılda 5 kat büyümüştür.
Denizyolu taşımacılığımızda ise özellikle Marmara Denizi’nde yük ve yolcu taşımacılığı ulusal ve uluslararası deniz taşımacılığında Türk özel sektörü büyük mesafeler kat etmiştir. Bu gelişmelere paralel olarak gemi sanayimiz dünyanın en büyük sanayileri arasına girmiştir.
Demiryolu taşımacılığı konusunda önemli adımlar atılmış, hızlı demiryolu taşımacılığında Avrupa ülkeleriyle yarışır duruma gelinmiştir. Demiryolu taşımacılığı, ülkemizin yüzölçümü, coğrafi yapısı, yatırım boyutu ve zamanı dikkate alındığında en zor geliştirilebilecek sistem olarak görülmektedir. Yapılmış ve yapılmakta olan demiryollarına rağmen demiryolunun payı sınırlı kalacaktır. Bu önemli gelişmelere rağmen karayolunun payı %90’ların altına indirilememiştir. Demiryollarında yük taşımacılığı özel sektöre açılarak hızlı bir büyüme sağlanmıştır. Ancak özel sektörün çalışmasıyla ilgili düzenlemeler, hak ve sorumluluklar uluslararası teamüllerden uzaktır.
Demiryolunda yolcu taşımacılığıyla ilgili mevzuat henüz hazır olmamakla birlikte yeni düzenlemelerde devlet işletmeden tamamen çekilmemiştir. Oysa devlet tamamen düzenleyen ve denetleyen olarak işletmenin tamamını özel sektöre, rekabetçi bir yapıyla terk etmelidir. Modlar arasında denge ancak bu yolla sağlanabilir. Yerel yönetim taşımalarında da anlayış devletinkinden farklı değildir. Oysa girmeye çalıştığımız AB’de taşımaların tamamı özelleştirilmektedir.
Özel sektörümüzü KOBİ ölçeğinden, çok ortaklı büyük ve güçlü yapılara dönüştürecek düzenlemelerin yapılması ulaşım politikalarımız ve ulaşım sistemlerimizin gelişimi açısından büyük önem arz eder.
3. MODLAR ARASI ENTEGRASYON VE DENGE
Modlar arası entegrasyonun sağlanabilmesi ulaşım politikalarımıza ve ulaşım sistemimize bütüncül bir yaklaşımla mümkündür. Entegrasyon alt yapı ve işletmede birlikteliğin ve bütünlüğün sağlanmasıyla mümkündür. Entegrasyonda karayolunun erişim özgürlüğü ve kolaylığı dikkatten kaçırılmamalıdır. Ulaşım modlarının birbirini tamamlayabilmesi için karayolu diğer sistemler arasında tamamlayıcı unsur olarak dikkate alınmalı, havaalanlarında demiryolu istasyonlarında ve limanlarda bu sistemlerden karayoluna geçişi veya karayolundan bu sistemlere geçişi sağlayacak indirme, bindirme, bekleme ve depolama alanları planlanmalı ve yapılmalıdır. Aksi takdirde entegre taşıma sözde kalacaktır.
Şehirlerarası karayolu taşımacılığı, şehir içi taşıma sistemleriyle de entegre edilerek, taşıma hızı, taşıma ekonomisi ve taşıma güvenliği maksimum ölçülere taşınmalıdır. Bunun için de bir ulaşım şurasından diğer ulaşım şurasına kadar geçen süre, en iyi şekilde kullanılarak mesafe kat edilmelidir. Üretilen ve paylaşılan bilgiler şura raporlarında raflara kaldırılmamalıdır. Ulaşım politikaları da sürdürülebilir ve uygulanabilir olmalıdır. Kısacası modlar arası entegrasyon ve denge moddan moda geçişi kolaylaştırarak sağlanabilir.
Bu nedenle IDOBUS, HAVABUS, RAYBUS sistemlerinin kurulmasını sağlayacak düzenlemelerin çalışması başlatılmalıdır.
4. AKILLI ULAŞIM VE DENETİM SİSTEMLERİ
Ulaşımda hız, güvenlik ve konfor kavramları akıllı ulaşım ve denetim sistemlerinin uygulanması ve geliştirilmesiyle mümkündür. Son yıllarda hız denetimlerini çok yaygın ve etkin bir şekilde uygulayan ülkemiz çok ölümlü kazalar başta olmak üzere kaza sayılarının azaltılmasında önemli başarı elde etmiştir. Çalışma koşullarının da aynı yaygınlıkla kontrol ve denetim altına alınması kaza saylarını daha da azaltacaktır.
Kazalarla ilgili istatistiklerde yorgunluk, uykusuzluk ve dikkatsizliğin sebep olduğu kazaların oranı diğer bütün sebeplerin üzerindedir. Bu nedenle sürücülerin çalışma koşulları etkin bir şekilde denetlenmelidir. Bu konuda geliştirilen akıllı sistemler gelişmiş ülkelerle eş zamanlı olarak uygulamaya konmalıdır.
GELECEK BÖLÜM: UKOME’lerde sivil inisiyatifte yeterli sayıda temsil ve oy hakkı verilmelidir.
Mustafa Yıldırım
TOF Genel Başkanı
www.ulasimgazetesi.com