Dünya Bankası Raporu AB’nin yüzünü gösterdi |
Türk nakliyecisi ve AB arasında 51 yıldır çözülemeyen sorunlar, Dünya Bankası Raporu’yla gündeme oturdu. UND Başkanı Nuhoğlu, Türkiye – AB arasında malların serbest dolaşımı konusunda 1963, 1970 ve 1/95 Konsey kararları olmasına rağmen, üye ülkelerin anlaşmalara uymadığını belirtti. Nuhoğlu, serbest dolaşım hakkının anlaşmalarla sabitlenmesine rağmen, transit geçiş, belge ve üçüncü ülke dolaşım hakkının AB üye ülkeler tarafından suiistimal edildiğini kaydederek, “Her taşımada sırtımıza 800 Euro ek gelir bindi. Türk nakliyecisi AB ülkelerinden 2.5 milyar Euro’luk hizmet ithal etmiş oldu” dedi.
Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Başkanı Çetin Nuhoğlu, 30 Nisan 2014 Çarşamba günü, Taksim Point Otel’de düzenlenen toplantıyla, “Dünya Bankası AB – Türkiye Gümrük Birliği Değerlendirme Raporu”nu yorumladı.
Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği malların serbest dolaşımını zorunlu kıldığı halde “Karayolu kotaları ve özellikle de transit izinleri” malların serbest dolaşımı önünde engeller oluştururken, transit trafiğini aksatarak Gümrük Birliğinin tam anlamıyla işleyişini sekteye uğratıyor diyen Nuhoğlu, “Bugün burada sadece Dünya Bankası Raporu’nun açıklamasını yapacağız. Bununla ilgili UND ne diyor, bu işin yasal alt yapısı nedir? Avrupa Birliği’ni (AB) 51 yıldır konuşuyoruz. Bir de bu ‘Dünya Bankası Raporu’nu konuşacağız” dedi.
YILLARDIR ALTERNATİF ÜRETİYORUZ
Uluslararası Nakliyeciler Derneği Başkanı Nuhoğlu, Gümrük Birliği’nin artık mevcut haliyle kalamayacağının, Dünya Bankası tarafından hazırlanan raporda da vurgulandığını belirterek, “Bu rapor, 18 yılını dolduran Gümrük Birliği’nin mevcut kotalardan etkilendiği ve bir bedel ödendiği, ödenmeye de devam ettiğine vurgu yapmaktadır. AB ekonomisinin menfaatleri gereği de bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir” dedi. Nuhoğlu şöyle devam etti:
“Biz Avrupa’ya 3 kapıdan gidiyoruz. Daha önce Türk nakliyecisinin Bulgaristan’la yaşadığı ciddi problemlerden sonra alternatifler ürettik. 1987’de Derince’den Trieste’ye hat açtık. Sonra Yugoslavya’daki bölünme sürecinde buradan gidemediğimiz için tekrar buralara hatlar koyduk. Bizim Ro-Ro gibi alternatiflerle ile taşıma yapmamızın temel nedeni önce Bulgaristan, sonra Yugoslavya’da yaşanan kriz oldu.”
BİZ FİYAT KIRARKEN...
UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: “2008’de toplam 400 bin taşıma yaptık. Bunun 335 bini Türkiye’ye, 65’ini yabancı plakalı araçlar ait. 2008 yılı, AB’nin ekonomik kriz yaşadığı, pazarın daraldığı ve rekabet arttığı yıldır. 2013 yılında ise Pazar yüzde 25 büyüdü ve 503 bin taşıma yaptık. Bunun 190 binini yabancı plakalı araçlar, 310 binini de Türk plakalı araçlar yaptı. 2013 yılında yüzde 25 pazar artışının olduğu bir alanda, Türk taşımacısı yüzde 10 pazar kaybetti. Yabancılar yüzde 300 pazar arttırdı. 2008’den 2013 yılına kadar bizler AB’den, 2.5 milyar Euro hizmet ithal etmişiz. Bizim nakliyeciler 50-100 Euro fiyat kırarak kendi arasında rekabet yaparken, yabancılar pazarın büyük bölümünü dışarıya hortumlamışlar. Biz birbirimizle mücadele ederken, yabancılar pastayı ele geçirmiş.”
MALLAR, AB İÇ PAZARINA AİT
Rapora göre, ‘Ticaretin hacim ve değer olarak arttırılması’ hedefinin her iki taraf için de başarılmış vurgulayan Nuhoğlu, karayolu taşıma kotaları ve vizeler gibi kısıtlayıcı tedbirler nedeniyle potansiyelinin altında ilerleme belirtti. Çetin Nuhoğlu, “Anlaşmanın, her iki tarafa da daha faydalı olabilmesi için ‘Gümrük Birliği kapsamındaki malların dolaşımının serbestleştirilmesi’ gerekmektedir. Türkiye’de üretilmiş olan tüm mallar, aslında ortak gümrük alanında yer alan ‘AB iç pazarına ait’ mallardır. Türkiye’nin AB pazarına yaptığı ihracatın yüzde 50’si Türkiye’de yerleşik AB menşeli firmalar tarafından yapılmaktadır. Bu ihracatın yüzde 30’u ise Alman sermayeli firmalar tarafından gerçekleştirilmektedir” dedi.
ALMANYA İLE TİCARETİ KISITLIYOR
UND Başkanı, “Transit geçişi engelleyerek serbest dolaşımda olan Türkiye ihraç ürünlerini engelleyen AB ülkeleri bu tavırlarıyla aynı zamanda Türkiye’de üretilmiş AB ürünlerini ve AB’nin Türkiye’ye ihracatını engellemektedir. Aslında AB, ‘Ulaştırma’ unsurunu, Gümrük Birliği’ne konu olan malların serbest dolaşımını sağlayacak şekilde 1963 yılı Ankara Anlaşması’ndan beri öngörmekte ve teyit etmektedir. Almanya’nın ülkemize tahsis ettiği 167 bin 500 adet Transit Belge’ye karşılık Avusturya’nın tahsis etmiş olduğu ve son derece yetersiz olan 15 bin adet Transit Belge tahsis etmesi, aslında Türkiye-Almanya ticaretini kısıtlayan bir sonuç yaratmaktadır” diye konuştu.
Avrupa Birliği’nin, Türkiye’deki AB ihracat/ithalat pazarında bir grup hizmet sağlayıcıyı transit engellerle sistem dışına ittiğini, rekabet ortamını bozup haksız rekabete sebep olması yanında ihracat ve ithalatta yük sahiplerini mağdur ettiğini belirten Çetin Nuhoğlu, şöyle devam etti:
MEVCUT YETERLİ DEĞİL
“AB’nin geçmiş genişleme ve derinleşme süreçlerinde ‘taşımacılık, malların serbest dolaşımının dışında değerlendirerek’ benzer hatalar yapılmış, taşımayı kısıtlamanın dış ticareti ve ekonomiyi kısıtladığı gerçeği, yaşanan kayıplar ile tecrübe edilmiştir. AB’nin geçmişte yapılan hatalardan edindiği tecrübeler, Türkiye’nin tam üyelik sürecinde yeniden yaşanmamalı, yaşatılmamalıdır. Dünya Bankası tarafından 8 Nisan 2014 tarihinde açıklanan ‘AB-Türkiye Gümrük Birliği Değerlendirme Raporu’; Gümrük Birliği’nin artık mevcut haliyle kalamayacağını kabul ediyor.
YANLIŞTAN DÖNÜLMELİ
Raporda, başta transit taşımalar olmak üzere, karayolu taşımacılığı kotalarının yarattığı sorunların ortadan kaldırılması için Türkiye-AB arasında yeni bir anlaşma olasılığı da dahil olmak üzere, somut adımların atılması öneriliyor. Dünya Bankası’nın bu raporu, 18 yılını dolduran Gümrük Birliği’nin mevcut kotalardan etkilendiği ve bir bedel ödendiği, ödenmeye de devam ettiğine vurgu yapmaktadır. AB ekonomisinin menfaatleri gereği de bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir.
ANLAŞMALAR AÇIK VE NET
Ne diyor Dünya Bankası; konu Türkiye-AB Gümrük Birliği değerlendirmesiyle ilgili. Raporun nakliyecilerle ilgili bölümünde ne diyor bir bakalım: ‘Karayolu kotaları ve özellikle de transit izinleri malların serbest dolaşımı önünde engeller oluşturmakta ve transit trafiğini aksatarak Gümrük Birliği’nin tam anlamıyla işleyişini sekteye uğratmaktadır.’
AB YASALARINI ÇİĞNETİYOR
Bugün Bulgaristan ‘Sen benim üzerimden geçemezsin’ diyor. Ve bu işin açıklaması da yok. Eğer geçerseniz bana 86 Euro para ödeyeceksiniz. Romanya ise, ‘benim üzerimden şu miktarda ve şu kadar geçersen para ödeyeceksin ve rüşvet vereceksin’ diyor. Dünya Bankası raporunun 108’inci maddesi şöyle: ‘Değişimi yapılan izinlerin sayısının eşit olmadığı veya tarafların birbirlerine aynı tür izinleri vermediği birçok durum mevcuttur. Örneğin, Türkiye Romanyalı karayolu taşımacılık işletmelerine üçlü izinler verirken Türk taşımacılar Romanya’dan bu tip izinleri alamamaktadır.’ Ancak Dünya Bankası bilmiyor ki, Romanya benden 3’lü izinleri alıyor; yani 3’üncü ülke izinlerini alıyor. Romanya, Türkiye’ye gelecek, Türkiye’den yük alacak Almanya’ya serbestçe taşıyacak. Biz kendi iç pazarımızı Romanya’ya vereceğiz. Romanya bizden 4 bin 500 belge almış. Bizden yük alıp 4 bin 500 kere Avrupa’nın istediği ülkesine taşıyacak. Ancak biz ondan 1 adet yük alıp başka ülkeye taşıma şansımız yok.”
ROMANYA’NIN ŞANTAJI
Romanya’nın 3’üncü ülke taşımalarında her fırsatı değerlendirdiğini belirten Çetin Nuhoğlu konuşmasına şöyle devam etti: “Romanya bize diyor ki, ‘benim ülkemden geçeceksin ya, işte o her geçişinde bana bir adet 3’üncü ülke geçiş belgesi vereceksin. Yoksa ben senin geçişini engellerim.’ Peki şantaj değil mi bu? Dönüyoruz Dünya Bankası 102’nci maddeye, Romanya’nın bu şantajı için bakın ne diyor; ‘Gümrük Birliğinin işleyişini sekteye uğratmak.’ Biz Avrupa ile 1963’te anlaşma yaptık. Bu anlaşmadaki 10’uncu maddeyi aynen okuyorum: ‘Anlaşma’nın 2. Maddesinin 2. fıkrasındaki öngörülen gümrük birliği, mal alışverişinin tümünü kapsar. Topluluk üyesi devletlerle Türkiye arasında ithalatta ve ihracatta gümrük vergileri ve eş etkili resimlerin ve miktar kısıtlamalarının, milli üretime, anlaşmanın hedeflerine aykırı bir koruma sağlamayı gözeten eş etkili her türlü tedbirin yasaklanmasını kapsar.’
1970’TE İMZALANAN MADDELER
1970 yılında yapılan anlaşmada ise şu maddelere bir göz atalım:
Madde - 21: ‘Aşağıdaki hükümler saklı kalmak üzere, Akit Taraflar arasında ithalat miktar kısıtlamaları ve eş etkili bütün tedbirler yasaklanmıştır.’ Madde - 22: ‘Akit taraflar, ithalata, yeni miktar kısıtlamaları ve eş etkili tedbirler koymaktan sakınırlar.’ ...Ve madde 42 en önemlisi: ‘Ortaklık Konseyi, özellikle – Türkiye’nin coğrafi durumunu da göz önünde bulundurarak, tespit edeceği usullere göre, Topluluğu kuran Antlaşma’nın ulaştırma ile ilgili hükümlerini Türkiye’ye teşmil (birebir uygular) eder.’
“EŞ ETKİ” HAKKI DOĞDU
Şimdi 1963’ten bahsettik, 1970’ten bahsettik bir de 1/95 sayılı konsey kararı var. O metnin 4’üncü maddesi de şöyle: ‘İthalat veya ihracat gümrük vergileri ve eş etkili ücretler bu Kararın yürürlüğe girdiği tarihte Topluluk ile Türkiye arasında tamamen kaldırılacaktır. O tarihten itibaren Topluluk ve Türkiye ithalata veya ihracata yeni gümrük vergileri veya eş etkili herhangi bir ücretin uygulanmasından kaçınılacaktır.’
Bu maddeye göre, Avrupa’dan Türkiye’ye ihraç edilen ya da ithal edilen her türlü malda, gümrük vergisi sıfırdır. Ancak Avrupalı, Türkiye’nin ileride gümrük vergisi alabilme ihtimaline karşı ‘eş etkili’ demiş. Yani Türkiye’den böyle bir girişim olur ise, karşı taraf da ‘eş etkili’ karşılık verecek. Ancak maddeye ‘herhangi bir ücretin uygulanmasından kaçınılacaktır’ şerhini de koymuş.
Sonra madde 5’te, ‘İthalatta miktar kısıtlamaları ve eş etkili tedbirler Taraflar arasında yasaklanmıştır.’, Madde 6’da ise, ‘İhracatta miktar kısıtlamaları ve eş etkili tedbirler Taraflar arasında yasaklanmıştır.’ deniliyor. Peki bana söyler misiniz, miktar kısıtlaması ne demektir? ‘Gümrüksüz hiçbir ücret ödemeden istediğin miktarda malı ihraç ya da ithal etmek’ demektir.”
KEYFİ ÜCRET UYGULAMASI
UND Başkanı Nuhoğlu, AB ülkelerinin, AB’nin yasalarına rağmen keyfi fiyat uygulamalarının önünün alınması gerektiğini belirterek şunları söyledi: “Peki Romanya bizden 236 Euro alırken, ‘eş etkili tedbir’ vergi açısından ‘eş etkili vergi’ değil midir? Veya Romanya, ‘25 bin adet geçişin var’ derken, ‘eş etkili miktar kısıtlaması’ değil midir? Bu ülkeler, imzalanan anlaşmalara göre suç işliyorlar. Bizler 1970 yılında 1/95 sayılı anlaşmayı imzalayarak bu işi sonlandırdık. 1970’te ne Romanya vardı, ne Bulgaristan. Bu ülkeler sisteme daha sonradan dahil oldu. Avrupa Birliği anlaşmalarına göre, AB’ye sonradan katılan ülkeler AB’nin tüm aldığı kararlara uymak zorundadır. Başka türlü girme şansı yok. Peki 2007’de Romanya AB’ye girerken bunları bilmiyor muydu? Peki nasıl oldu da geçişlerimize Romanya 86 Euro, Bulgaristan 236 Euro, Macaristan 480 Euro ücret koydu.
ANLAŞMALARI TAKAN YOK
Daha biz yokken 1957 yılında şöyle bir anlaşmaya varılmış. Madde 106’da, AB’de, karayolu taşımacılığı sektörünün serbestleştirilmesi Roma Antlaşması ile başlamıştır. Ancak bazı kısıtlamaların halen mevcut olduğuna vurgu yapılarak, Avrupa Tek Pazarı kuruluncaya kadar fiili bir serbestleşme tam olarak sağlanamamasına rağmen, Roma Antlaşması Madde 71 altındaki Başlık V, açık bir şekilde uluslararası karayolu taşımacılık hizmetlerinin serbestçe yürütülebileceğini belirtmektedir. 1970’te imzalanan protokolün 23’üncü maddesinde ne diyor: ‘Akit Taraflar, 22. maddenin 5. fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere, karşılıklı alışverişlerinde bu protokolün yürürlüğe giriş tarihinde mevcut ithalat miktar kısıtlamalarını ve eş etkili tedbirleri daha kısıtlayıcı hale getirmekten sakınırlar.’ Bu maddede Romanya’nın 2007’den Türkiye’nin geçişlerini kısıtlamaktan kaçınması gerektiğini belirtiyor.”
800 EURO EK MALİYET
UND Başkanı, “Bütün bunları neden anlatıyorum. Daha önceleri, Bulgaristan, Romanya ve Macaristan gibi ülkelere hiçbir ücret ödemez iken, birden bire araç başına 800 Euro daha fazla yük bindirdi sırtımıza. Biz neden karayoluyla yarı fiyatına ve daha kısa sürede gideceğimiz yolu Ro-Ro ile uzatıyoruz. Neden yeni alternatifler üretmenin peşine düşüyorum. Bütün bu kısıtlamalar bize daha fazla maliyet ve zaman kaybı getiriyor. Örneğin İtalya yollarını korumak adına bize etmediğini bırakmıyor. Bizden başka bir ülkenin aracına ise sınırsız geçiş serbestliği tanıyor” dedi.
Türkiye’nin her an yasalara uymayacağına yönelik maddelere vurgu yapan UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, “1970 Katma Protokolü’ne göre, Türkiye’nin anlaşmalara uymayacağı göz önüne alınarak deniliyor ki, ‘Türkiye Topluluğa, her halükârda üçüncü ülkelerden daha az elverişli bir işlem uygulamaz.’ Mesela burada 3’üncü ülke olarak Sırbistan arabaları Fransa’ya gitmek için İtalya’dan ücret ödemeden geçiyor. Ben bir şey daha öğrendim Sırbistan da Romanya’dan geçiş parası almıyormuş. Her şey bir tarafa bu Romanya var ya, İran arabalarından da para almıyor. Yani 2.5 milyar Euro’muzu bu sıkıntılarla kaybediyoruz. Avusturya ise başka bir sorun. Avusturya Türkiye’ye diyor ki; ‘Benim üzerimden sadece 15 bin adet geçiş hakkın var.’ Bizim yalnız Almanya’ya 80 bin taşımamız var ne olacak şimdi? ‘O beni ilgilendirmez’ diyor. Yani, anlaşmalarımıza göre transit geçiş serbesttir, miktarı kısıtlayamazsın, vergi alamazsın, ücret alamazsın diyoruz, ‘ben bilmem buradan geçemezsin’ diyor” diye konuştu.