Y Belgelerinin D4 dönüştürülmesi süreci halen devam ediyor ancak sürecin yavaş ilerlediği görülüyor. Başvurular bir miktar artmasına rağmen beklenen sonuç henüz alınamadı. 31.10.2011 Tarihinde yayınlanan 2011/KUGM-16 YOLCU sayılı son genelgede bazı hususlarda kolaylıklar ve yılbaşına kadar süre uzatması getirilmiş olmasına rağmen, taşımacıların hâlâ tereddütlerinin ve çekincelerinin olduğu aşikâr.
Bu nedenle de bir yıllık süreçte Y belgelerinin D4'e dönüşümünde beklenen başarı sağlanamadı. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü'nün kasım ayı sonu itibarıyla yayınladığı yetki belgeleri ve kayıtlı taşıt istatistiklerine bakıldığında, bu durum açıkça görülüyor.
Verilen D4 Yetki Belgesi sayısı 17.517, kayıtlı taşıt sayısı ise 20.883 adet. Bu sonuçlardan kasım ayı içinde ilk defa belge alanların olabileceğini de hesaba katarsak, başarı sağlanamadığı belli.
Yapılması gereken, hak mağduriyeti yaratılmadan, sürenin bir kez daha uzatılması ve geçiş sürecinin 2012 yılı içinde tamamlanması.
Bende Bakanlık ve Genel Müdürlüğün bugüne kadar yayınladığı genelgeleri il içi taşımacılara duyuramadığı düşüncesi hâkim.
Bireysel taşımacılara, kooperatif üyelerine, uygulamaları genelgeleri duyurması gereken dernek, oda ve kooperatif başkanları, açıkça bu görevi bugüne kadar yapmadılar, yapmıyorlar.
Tamamını suçlamak istemiyorum, ancak bana sorulan sorulardan, bildiğim kadarıyla söylüyorum, bazıları vatandaşı yanlış yönlendiriyor.
Açıkça taşımacıların hâlâ yetki belgesi kapsam alanı ve Y Belgelerinin geçerlilik süreleri ile ilgili bilgi eksikliği var.
Konuyu her şehirde, ilçede, kasaba ve köyde, genelgeleri yorumlayacak bilgili insan eksikliği de var.
Bu iş yurt genelinde Muhasebeci ve Mali Müşavirlere kalmış.
Vatandaş Bölge Müdürlüklerinden yoğunluk nedeniyle doğru sağlıklı bilgi alamıyor.
Dilekçelere gerekçeli cevap verilmiyor. Evrakın eksik veya bunları tamamla gel deniliyor, birçoğu olmaz, belge alamazsın denilerek gönderilmiş açıkçası küstürülmüş.
Bu konuda da taşımacılardan bize yapılan şikâyetler var.
Bilgisizliğin dışında açıkça direnç gösterenler tavır alanlar var. Direnç gösteren çoğunluğun sebepleri de açıkça belli.
Birincisi ve en önemlisi kişisel menfaatlerinden olacaklar.
Kooperatifler başkan ve yöneticileri direnç gösterenlerin başında geliyor.
D4 Yetki Belgeleri'nde kooperatif üyeleri, için şirketleşmek de çözüm değil. Taşımacı bu durumda taşıma hattı ve yetki belgesini kendi adına bireysel olarak, kayıt ve tescil ettiriyor, olması gerekeni yapıyor doğrusu da budur.
Bu durumda kooperatiflerin fonksiyonu işlevi ortadan kalkıyor.
Kooperatiflerin, öz mal aracı yok ise, kooperatifi kapatmak, tasfiye etmek veya F1 Yetki Belgesi alıp bu taşımayı yapan taşımacıların acentesi olarak biletini kesmek bir ara çözüm olabilir.
Buna da yanaşmıyorlar ve çözüm olarak görmüyorlar.
İl içi taşımaların önemli bir kısmında, özellikle minibüs ile yapılan taşımalarda genel uygulama, taşıt içinde peşin para ile yolcuya bilet kesmek olduğundan, motorlu taşıma kooperatiflerinin F1 acente olarak varlıkların sürdürmeleri zor görünüyor.
Bir başka husus ise, kooperatif adına alınmış yetki belgesi altında sözleşmeli araç çalıştırmak ki, bunun da önü kapandı, artık D4 geçişten sonra mümkün değil.
Kooperatif yöneticilerinin, direnç göstermelerinin en önemli ve asıl sebebi ise, hat ve plaka ticareti.
Belli bir taşıma hattında tekelleşmiş kooperatifler, üye giriş ve devirlerinden menfaat temin ediyorlardı, taşıma hakkı ve hattını kendilerinin hakkı gibi görüp bu işten menfaat sağlıyorlardı.
Şimdi bu da bitmiştir. Başkanlar kooperatif yöneticileri direnmesin de kim dirensin?
Başkana ve yönetime ne iş düşecek, nasıl gelir elde edecek, nemalanacak!
Kop üyelerinden de direnç var. Üyeler, başkana ve yönetime karşı duruyor dikleniyor.
Beklenti açıkça eski statünün devam etmesi yönünde.
İl içi yolcu taşıma izni ve müktesep hak, farklı değerlendiriliyor. Tapu gibi mülkiyeti kendinde olan mal gibi alınıp satılan bir hak olarak görülüyor.
Bireysel taşımacı D4 Yetki Belgesi'ne geçtiği anda, bu hakkın kaybolduğunu, devir olmadığını öğrendiği için, günlük kazancının dışında bu işten gelir elde edemeyeceğinin de farkına vardı, o nedenle direniyor.
Bir de gerçekten mağdur olmuş plaka ve taşıma hattı için yüksek meblağlar ödemiş taşımacılar açısından bakalım.
Burada mağduriyet var mıdır, vardır. Kamuya ait bir hak, yüksek rakamlara satılmış, paralar ödenmiş. Geri dönüşü yok. Kim karlı, satan, rant elde eden, ticaretini yapanlar.
Kimin hakkını kime satıyorsun?
Daha önceki yazılarımda ifade ettim taşıma hattını sosyal güvence olarak gören, tüm varlığı bir araç ve işi olan değerli emekçi kardeşlerime saygı duyuyorum. Endişelerini haklı buluyorum.
Endişe etmesinler. İşlerine devam ettikleri sürece hakları korunmuştur, korunacaktır, burada tereddüt yoktur.
Plaka ticareti, taşıma hattı, ve satış yoluyla yetki devri olmaması sorunun temel sebebidir.
Karayolu Taşıma Kanununa göre hiçbir yolcu taşıma yetki belgesinde olmayan bu anlayış ve uygulama nedense il içi taşımalarda yerleşmiş bir anlayış olarak karşımıza çıkıyor. İl İçi taşımaların serbest bırakılması rekabete açılması bir türlü kabul edilemiyor.
Şu gerçeğin iyi bilinmesi gerekir: "Taşıma hakkı kamuya aittir." Burada yanlış anlaşılmaya meydan vermek istemiyorum, “kamu” ifadesi sadece devlet anlamını içermez, hepimize yani millete aittir.
Ancak bu görevi millet adına devlet yönetir ve kullanır. Karayolu Taşıma Faaliyetleri, kanun ve yönetmelikle düzenlenmiştir. Bu konuda yetki T.C. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına verilmiştir.
Efendim bu güne kadar bu hakkı Bakanlık kullanmıyordu, denilemez. İl valilikleri, bu hakkı kamu adına 2011 yılına kadar kullanıyordu. İlçe ve İl Trafik Komisyonları aracılığıyla birçok sıkıntılar mağduriyetler olmasına rekabete yeni girişlere engel olmasına rağmen kendi içinde sistemli ve düzenli bir şekilde bugünlere kadar geldi.
Geçmiş her haliyle geçmiştir, artık bugüne, geleceğe bakalım.
İl içi taşımalar Belediye mücavir alan sınırları içinde yapılan taşımalar haricinde Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı yetkisine geçmiştir ve D4 Yetki belgesi kapsamına alınmıştır. Bundan geri dönüş yoktur.
Y yetki belgemin süresi sonuna kadar kullanırım, hak var rahmet var. diyenlere şunu söylemek istiyorum, evet kullanırsın ama süre sonunda taşıma hakkın tamamen biter.
Yeniden müracaat etmek, trafik komisyonu kararı almak ve yeni belge ücretini ödemek zorunda kalırsın, müktesep haklarını kaybedersin.
Tahditli ve tahsisli plakalı araçların sahiplerinin durumu.
İl içi ve 100 km'ye kadar olan mesafelerde, yerel yönetimler tarafından, çıkış noktası belediye mücavir alan sınırları olmak üzere, il ve ilçe trafik komisyon kararları ve belediye meclislerinden geçirdikleri kararlarla taşıma hatları oluşturmuşlar ve satmışlardır.
Bir bedel karşılığı, taşıma hatları ve güzergâhları dağıtılmış bu hatlara taşımacı yüksek bedeller ödemiş ve satın almış.
İçişleri Bakanlığı da bu hatlarda çalışan plakaları belli bir rakam grubuyla tahditli plakalar olarak onaylamış.
Yurt genelinde bu durumda olan binlerce minibüs midibüs özel halk otobüsü var.
Hatta belediyelerin resmi plakalı otobüsleri var. Belediyeler kendi araçlarıyla bu taşımayı yapıyorlar.
Haklı olarak, en fazla direnç gösteren grupların başında bu grup var.
Karşılarında şahıs değil, belediyeler ve İçişleri Bakanlığı var.
Kişiye bedel karşılığında verilen hakkı ve imtiyaz sorunu burada da karşımıza çıkıyor.
Burada artısı var, tahditli plaka ile bu taşıma hattı ve hakkı tescil edilmiş.
Şimdi deniyor ki D4'e geçmek için plakanın üzerindeki tahdidi kaldır, ancak öyle kayıt edebilirim.
İnsanlar, ödediği paraya mı yansın, tahdidin kaldırılmasına mı?
30.06.2012 tarihine kadar süre verilerek durumlarını yönetmelik şartlarına uydurmak zorundalar. Burada karşılaşılan en önemli sorunlar plaka üzerindeki tahdidin kaldırılması ve bu hakkı alırken belediyelere peşin ödene bedeldir.
Taşımacının kafasını meşgul eden sorular ise, bu para ne olacak, kimden alınacak, çalıştığına mı tutulacak, ödenen paraların iadesi mümkün mü?
Tahditten çıkarsam tüm haklarım yanar mı?
İşine devam ettiği sürece yanmaz. Taşıma Kanunu ve Yönetmeliği kapsamında ve yayınlanan genelgelerle taşımacının müktesep hakları korunmuştur.
Bu kesimin de neden beklediği, sanıyorum anlaşılmıştır.
Taditin kaldırılması İl Trafik Komisyonlarına verilecek bireysel ve toplu müracaat dilekçesiyle mümkün olur. Tahdidi kim, hangi merci, hangi kararla almış ve uygulamaya geçirmiş ise ancak o makam kaldırabilir.
Üçüncü bir kesim var ki, hâlâ belli bir beklenti içinde D4 Yetki Belgesi'nin erteleneceği hatta iptal edileceği düşüncesinde olanlar. Bunların düşüncesi ve gerekçesi geçersizdir.
İkametlerinin ve faaliyette bulundukları illerin büyükşehir olacağı ilan edilen, Manisa, Aydın, Balıkesir, Muğla, Tekirdağ, Kahramanmaraş, Denizli, Hatay, Şanlıurfa Trabzon ve Van illerindeki taşımacılar.
Bu illerin içinde il sınırlarıyla belediye mücavir alan sınırları aynı olması halinde il içi taşımalar tamamen Büyükşehir belediyelerine geçeceği beklentisi içindeler.
Bu durum büyükşehir statüsüne geçecek her il için geçerli değildir.
Örneğin İzmir Büyükşehirdir ancak Mücavir alan sınırları İl sınırlarıyla çakışmaz.
Örneğin Dikili, Bergama, Kınık, Çeşme, Selçuk, Tire, Bayındır, Ödemiş ve Kiraz ilçeleri Büyükşehir mücavir alan sınırları dışındadır.
Belirtilen illerin büyükşehir statüsüne alınması İl sınırıyla Büyükşehir sınırlarının aynı olması anlamını doğurmaz. Bu şekilde olacağını garantisi yoktur. Van yaşadığı deprem felaketi dolayısıyla böyle yapılacağı ifade edilmiştir ancak henüz uygulamada alınmış bir karar yoktur.
Özellikle Hatay, Van, Manisa ve Muğla illerindeki taşımacılar bu beklenti içine sokulmuş durumda.
Gerçekleşmesi durumunda bu illerde mutlaka yeni bir düzenleme gerekecek.
Bu illerde taşımacının aklı bu beklentiyle karıştırılmıştır. Acilen açıklık getirilmesi lazım!..
İşin çözümü bakanlığın acilen il içi taşımaların tamamını 4925 Sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ve Yönetmeliği kapsamına alması il içi ve belediye mücavir alanları içinde yapılan taşıma faaliyetlerinin belirlemesi, belgelendirilmesi ve belediyelere geçici olarak devrettiği bu yetkinin tamamını kullanmasıdır.
Aksi takdirde beklentilerin önü alınamayacak, ertelemeler istenecek ve boşluktan doğan kargaşa devam edecektir.
Nusret ERTÜRK
Tüm Otobüsçüler Federasyonu (TOF)
Genel Sekreteri
E-Mail: info@ttder.org.tr
E-Mail: sekreterya@tof.org.tr
Tel: (0212) 658 32 10 – 658 20 55
Fax: (0212) 658 32 80
GSM: (0532) 317 33 86
NOT: SORULARINIZI DİREK MAİL OLARAK TARAFIMA GÖNDEREBİLİRSİNİZ. GÖNDERİLER HER MAİL TARAFIMDAN CEVAPLANMAKTADIR!!!!