Uzun bir ara verdik yazılarımıza, öncelikle bu sebeple affınızı talep ederim. Malum her birimizin içinde bulunduğu; “kaçtığımız mı yoksa kovaladığımız mı” belli olmayan bir garip telaşlı curcuna içindeyiz. İşte bu curcuna içinden bir kitap çıkarmaya çalıştım, kendimce başarılı olduğumu da düşünüyorum.
Sektör çalışanı iken; 1990’lı yıllarda bize “işi bilenlerin” şöyle olur, böyle ölçülür, teklif şu şekilde hazırlanır” gibi öğretilerine, cevabını asla alamadığım sayısız “neden böyle” sorusunu sorduğumdan beridir gözüme bataklık ilişmişti. O zamanlar lojistik çok yeni, hatta yabancı kavramdır sektöre, dolayısıyla sadece taşımacılık olgusu mevcuttu. Öte yandan hiçbir yazılı (kitap vs.) kaynağa da sahip değildik, belki de kimse ihtiyaç duymuyordu.
Aradan geçen çeyrek asırda aslında çok da değişen bir şey yok; gelişmiş lojistik kabiliyetlerden hala uzağız ve günümüz modern lojistiğinin yakınından geçemiyoruz. Taşımacılığımız hala en verimsiz taşıma türü olan kara yolu ağırlıklı, yöneticilerimiz vasıfsız, işletmelerimiz kötü yönetilen ve kurumsal yapıdan uzakta, kamu yönetiminden halkına, işletmesinden yolcusuna, çalışanından yönetimine, hocasından bakanına, ulaşımın önemini anlamaktan çok uzağız henüz. Sürekli yakınan olmayan, çözüm yolu da gösteren, daima taşımacılık işlerine ilişkin kaynak sıkıntısı çeken, ekmeğini yediğim sektöre sorumluluk hissiyatım gereğince bir kaynak olması açısından, bu konudaki eşikliğin giderilmesine bir nebze katkı sağladımsa ne mutlu bana.
Bataklık; belli ki bizim bu işi algılamamızda bir büyük hata vardı. Ulaşım ve lojistik artık bir bilim dalıdır. Bizim bu işi daha farklı, basit ve alelade bir iş olarak algılamamız en büyük yanlışı yaşadığımız ve bataklığa saplandığımız noktadır. Ulaşım işi dünyanın en önemli işlerinden biridir. Başarılı bir ulaşım operasyonu ve lojistik yönetimi olmaksızın; ekonomide, toplumsal yaşamda, turizmde, politikada, sağlıkta, yönetimde, tarımda, uluslararası ilişkilerde, askeri alanlarda ve bilimde başarılı olunması mümkün değildir. Dünya tarihinde zaferle sonuçlanan savaşlar da dahi en belirgin faktörlerin başında lojistik süreçlerin başarılı yönetimi yer almaktadır. Öte yandan lojistik süreçlerini (veya tedarik zincirini) verimli ve iyi yönetemeyen işletmelerin başarılı olabilmeleri imkansızdır. Günümüzde böylesine önemli bir faaliyet konusunun bilim dalı halline dönüşmesi asla beklenmedik durum değildir. Sorun, bu bilim dalının gereklerini yerine getirip getiremediğimizdir. Ancak kesin olan şu ki, gerek devletler, gerek işletme ve çalışanlar için; uyum sağlayamayanın bu tren katarına yetişemeyeceği ve yaya kalacağıdır.
Ne yapmalı diye sorulacak olunursa; sürekli olarak gelişime açık olunmalı, mesleğe ilişkin teorik bilgi diye adlandırılan ancak aslında “mesleki bilgi” olan hususların çok iyi öğrenilmesi, tatbik edilmesi ve mümkünse en ileri düzeyde geliştirilmesidir. Her şey bir teori ile başlar. Teori nasıl hareket edeceğiniz neyi amaçladığınız ve bu amaca nasıl ulaştığınız konusunda bir hareket gücüdür. Kulaktan duyma, yalan yanlış bilgiler iş bilmek değildir. Artık bilim haline gelmiş ulaşım işi ile ilgili faaliyetler çok ileri düzeyde bilgi birikimi gerektirmektedir. Bunu sağlayamadığınız sürece durum değişmeyecektir yazık ki. “Ne yapmalı”nın nasıl yapılacağına bakacak olursak; çokça okumalı ve bilgi seviyemizi yükseltmeliyiz. Bu durumda görülecektir ki doğru bildiklerimizin büyük çoğunluğu yanlış bilgiden ibarettir ve çok büyük eksikliklerimiz mevcuttur. Bu arada yeri gelmişken; yaptığımız işe ilişkin her şeyi en iyi ve sadece kendimizin bildiği havasındayken, çok rica ederim şu yanlışları artık tekrar etmeyelim:
TIR, bir taşıma aracı değil; “1975 TIR Konvansiyonu” adıyla bilinen çok uluslu olarak ekdedilmiş bir gümrük mevzuatıdır.
“Kara yolu, deniz yolu, hava yolu, boru yolu, demir yolu, iç su yolu” yazım şekilleri doğru olanıdır, bu tabirler bitişik yazılmazlar (T.C. Türk Dil Kurumu, http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_seslissozluk&view=seslissozluk ).
Kamu yönetiminin, sektörel derneklerin, büyük yöneticilerin (!), sektör otoritelerinin (!), büyük hocaların (!) ve hatta bakanlığın dahi şu durumu fark etmemesi sanırım meramımı anlatmamda yardımcı olacaktır. Lütfen, kendilerimize “mesleklerinin en temel kavramlarını dahi doğru bilmiyorlar” dedirtmeyelim.
Son olarak, Soma’da; yitirdiğimiz kahramanlarımıza rahmet, yakınlarına sabır, yaralılara sağlık ve şifalar dilerim. Siyasi görüşlerimizin; gerçeklerimizin ve insanlığımızın gerekliliğinin önüne geçtiği şu zamanlarda, Yüce Mevla’dan hepimiz için akıl, vicdan ve izan nasip eylemesini dilerim.
Alpaslan Doğan
Ulaştırma ve Lojistik Yönetimi Danışman ve Eğitmeni
E-Mail: alpaslandogan@hotmail.com