Antalya’da yaşanan turist otobüsü kazası sektör olarak hepimizi derinden yaraladı. Turizm ve yolcu taşımacılığı sektörü olarak üzüntü içindeyiz. Müessif kazada hayatını kaybeden turistlere, başta rehber Mustafa Günel olmak üzere Tanrı’dan rahmet, tedavi görmekte olan yaralılara âcil şifâlar diliyorum...
Otobüs şoförü meslektaşımız bu olayda hayatını kaybetti. Günahı ve sevabıyla Allah taksiratını affetsin… Ne diyebiliriz; olay anında ne oldu bilme şansımız yok, ancak tahmin yürütebiliriz. Buna da şimdi uzaktan ahkâm kesmek denir… Efendim şoför uykusuzmuş, dinlenmeden yola çıkarılmış ve yolda uyumuş... Görüyorum ki olayın hemen ardından beyanatlar verilmeye başlandı, açıklamalar yapılıyor, biz uyarmıştık, böyle olacağı belliydi, herkes uzman mübarek!..
Hele televizyon ve gazetelerde internet sitelerinde yapılan açıklamalara ve yorumlara bakarsak, taşıma şirketleri peşinen suçlu, şoförler suçlu... Acentenin, turu programlayanın, satanın, gecenin 02:00’sinde turistleri yola çıkaranın, turu düzenleyenin, gelen araç ve şoförün dinlenmiş olup olmadığını denetlemeyen acente yetkilisinin, tur rehberin hiç suçu yok. Tüm bunlara ilaveten, trafik denetleme elemanlarının da suçu yok!.. Denetimlerde yorgun ve uykusuz şoförü yakalayamamışlar!.. Beyanat verenlerin çoğu peşin hükümlü davranıyor. Bir iki kişiyi ve gerçekten bu işe kafa yoran mücadele eden meslektaşlarımı ayrı tutmak istiyorum.
Bir iki ciddi uyarı ve açıklama dışında bugüne kadar ne yapıldı (!?) sormak istiyorum... Acenteler, tur operatörleri, taşıma şirketleri bir araya geldiler bölgede taşıma işleriyle ilgili olarak yanlışları, eksikleri incelediler ve ortaya koyup çalıştılar mı? Düzeltilmesi konusunda ne gibi uyarılar yaptılar. Ortak karar aldılar mı? Turizm şoförlerinin Antalya’da çalışma saatleri ve istirahatlarına riayet edileceği konusunda ortak bildirge mi yayınladılar? Hiç biri maalesef yapılmadı!!!
Tabii olarak bir kusur işleyen bulmak gerekiyor. Şimdi ararsan ortalıkta hiçbir suçlu, kusurlu kimse bulamazsın... Ama bir kusurlu, günahkâr, suçlu var; merhum şoför... Tüm suç şoförün üzerine yığılarak, işin içinden sıyrılmaya çalışılıyor... Tabii ya; ne de olsa bir trafik kazası!.. Böyle durumlarda suçlu yalnızca şoför oluverir nedense!.. Maalesef kimse yoğurdum ekşi demiyor, suçu, kabahati kendinde aramıyor... Çünkü kazayı engelleyecek tedbirler ellerinde olsa da, eksik denetim, eksik proje, eksik çalışma ve eksik başka bir neden yüzünden tek suçlu yine şoför seçiliyor... Suç mağduriyeti yaratan birinci derecede sorumlu merhum şoförün üzerine atılarak sıyrılmak isteniyor. Kazada zamanı ve zemini oluşturan etkenler nelerdir bunlar tartışılmıyor. Sistem eleştirilmiyor.
Kazanın oluş sebebiyle ilgili olarak bu günden şu sebepten olmuştur diyemeyiz. Kaza raporu, olay yeri incelemesi, yaralıların ifadeleri, olaya şahit olanların ifadeleri, otobüsün takometre kayıtları, varsa GPS araç takip sistemi sayesinde bazı verilere ulaşılabilir. Bu verilerden bir sonuç çıkabilir. Kanaat oluşabilir. Ancak o zaman kazanın oluş sebebiyle ilgili görüş bildirilebilir. Gerçek sorumlu ve sorumlular hakkında açıklama yapılabilir düşüncesindeyim. Ancak, özellikle Antalya bölgesinde benzer olayların çok sık tekrarlanması, sürekli olarak şoförlerin çalışma mesailerine dikkat edilmediği konusundaki şikâyetler bu olayda ilk neden olarak uykusuzluk ve yorgunluk olabileceğini akla getiriyor.
Şoförlerin yorgun ve uykusuz oldukları konusunda şikâyetlerinin sıkça dile getirilmesine rağmen, sektörce yeterli önlem ve tedbirlerin ciddi olarak alınmadığı eleştirisi bu olayda sıkça dile getirildi. Bu kaza turizm taşımalarının, yurt genelinde ve özellikle Antalya’da meydana geliş biçimiyle bu tür kaza oranlarının artması, gerekli tedbirlerin ve uyarıların Seyahat Acenteleri, Tur Operatörleri ve Taşıma şirketlerince dikkate alınmadığının da önemli bir göstergesidir. Taşıma şirketleri olarak bizlerde sütten çıkmış ak kaşık değiliz. Bunu öncelikle belirterek hatalarımızı ve eksiklerimizi de ortaya koymak istiyorum.
Meydana gelen kazalarla ilgili yapılan eleştirilerde şoförlerin aşırı yorgun olduğu, fazla çalıştırıldıkları dinlenme imkânlarının olmadığı otobüste yattıkları anlatılıyor bu durum direkt sebep olarak gösteriliyor. Evet, bu eleştirilerde haklılık payı vardır, kısmen doğrudur. Bir başka eleştiri konusu ise şoförlere “meslekî eğitim” verilmediğidir. Traktör kullanan bir sürücünün bile turizm taşıma şoförü olabildiği eleştirisidir. Şoförlerimizin liyakatsiz ve yetersiz oldukları konusudur. Bu eleştiriye katılmam mümkün değildir. Turizm şoförlerine özel bir eğitim verilmesinin şart olduğu özellikle belirtiliyor. Ulaştırma Bakanlığı Mesleki Eğitim Yönetmeliği çerçevesinde dağıtılmış olan SRC Belgeleri’nin bile hülle ile alındığı, hiçbir eğitimden geçmeden alınabildiği ile ilgili eleştiri ve görüşler de var. Tüm bu anlatılanlarda doğruluk payı var mı derseniz bence vardır.
Mesleki eğitim almaları şarttır ve hatta periyodik olarak eğitim almaları gereklidir. Turizm taşımacılığı kendine has özellikleri olan bir hizmet türüdür, bu nedenle şoförü de özel olmalıdır. Biz rehber şoför aramıyoruz, şoför arıyoruz... Bizim sorunumuz şoförlerin sosyal durumları, çalışma şartlarıyla alâkalı sorunlardır. Şoförlerin mesleki yeterliliklerini sorgulamak sektör dışından olan kişilerin değil, Ulaştırma Bakanlığı’nın görev alanındadır. Bunun ile ilgili yönetmelik çıkarılmış bulunulmaktadır. Bu yönetmeliğe göre turizm şoförlüğü eğitim müfredatı hazırlanabilir. Bir ara çözüm olabilir. Üniversitelerin otobüs kaptanlığı bölümlene “Turizm Şoförlüğü” bölümleri açılabilir.
Antalya bölgesinde yapılan turizm taşımacılığı ve şoförleri ile ilgili olduğu için bazı gerçekleri de kamuoyu ile paylaşmak istiyorum. Turizm Taşımacılığı sektöründe Antalya’da yapılan turizm taşımacılığını, Kuşadası’nda, İstanbul'da ve yurt genelinde yapılan turizm taşımacılığından ayırmak lâzım. Antalya da yapılan turizm taşımacılığı transfer ağırlıklı bir yolcu taşıma türüdür. İkinci alt kolu ise otellerden ekstra tur satışları ile yapılan, yakın çevreye; Side, Perge, Aspendos, Antalya şehir ve alışveriş turları gibi günlük turlardan oluşmaktadır. Günübirlik Pamukkale ve 2 günlük Kapadokya turları da bölgede sıkça yapılmaktadır.
Şimdi tüm bu yolcu taşıma türleri hizmetleri muhtelif türde taşıma araçları ile verilirken mal ve can emniyetinin dikkate alınmadığı malımızı ve canımızı emniyet ettiğimiz şoförlerin yetersiz olduğunu söylemek son derece yanlıştır. Bu eleştirilerin asıl sebebi ise meydana gelen kazalardır. Tabiî ki gündeme getirilmelidir, tartışılmalıdır. Kaza olabilir, tüm tedbirler alındıktan sonra, birçok etkenlerle de kaza olabilir. Bunlar, hepimizin bildiği gibi şoför hatası, aracın teknik kusurları, yol kusurları, iklim şartları ve karşı tarafın kusurları dolayısıyla kaza olabilir. Tüm bu temel şartlar altında yüzlerce binlerce sebep bir kazayı oluşturabilir. İşletilen araç sayısına ve kaza oluş yıllık oranlarına bakmak lâzım!
Benim incelemelerime göre turizm araçlarının karıştığı ölümlü kaza oranı söylenildiği ve yazıldığı kadar yüksek değildir. Şimdi işletmeler açısından bakıldığında hiçbir işletme Kanun ve yönetmeliklerin emrettiği şoförün istihdamı ve çalışma şartları ile ilgili müeyyideleri yerine getirmeden şoför çalıştırılamaz. Bu müeyyideleri şöyle sıralayabiliriz:
1- Ehliyetsiz ve yetersiz ehliyeti olan şoför çalıştıramaz.
2- Yaşı 26’dan genç, 63’ten yaşlı şoför çalıştıramaz.
3- İstihdam edilen şoförler tam teşekküllü devlet sağlık kurumundan şoförlük yapabileceğini belirten sağlık raporu almak zorundadır. (Yaşa göre bu raporları 2, 5,ve 10 yada bir yenilemek zorunludur.)
4- Tüm şoförler “Psikoteknik” testinden geçmiş olması ve raporun araçta bulundurması mecburiyeti KTY göre vardır. (İstenmesi 01.12.2010 kadar ertelendi.)
5- Yolcu taşımacılığında faaliyet gösteren işletmeler istihdam ettikleri şoförler ile iş akdi yapmak mecburiyeti vardır...
Şimdi sormak istiyorum işletmeler yukarıdaki şartları sağlamayan bir şoförü işe alır mı?
Yukarıdaki kriterleri dikkate almadan işletmeler bir şoförü işe alır ise, 4925 Sayılı Taşıma Kanunu ve Taşıma Yönetmeliği Şartlarına ve 2918 Sayılı Trafik Kanunu’nun ilgili yönetmeliğine göre suç işlemiş sayılır. Bu riski işletmeci göze alabilir mi? Aldı diyelim... En az 100 bin, en fazla 200 bin Euro’luk otobüsü teslim eder mi? Etti diyelim... Ne menfaati olacak? Sonra neden alsın bu riski. Tüm bu şartlardan birinin eksik olması durumunda sürekli ceza yiyecek... Allah göstermesin şoförün asli kusurundan meydana gelen kaza vukuunda, hiçbir zorunlu sigortalardan para alamayacak. Tazminatların tamamını kendisi ödeyecek. Bu riski hiçbir yolcu taşımacısı alamaz, almaz... Alanda cahil cüreti gösteriyordur, bu konuda bilgisizdir. Bizim meslekte önce mesleki liyakat önemlidir. Öncelikle mesleki tecrübe aranır. Yani aracı iyi sürecek iyi sevk ve idare edecek... Yeterli değilse kesinlikle otobüs teslim edilmez/edilemez... Ahlak, temizlik ve fizyonomi önemlidir. Referansları çok önemlidir... Daha önce çalıştığı, görev aldığı işletmelere kesinlikle sorulur, bilgi alınır...
Her önüne gelen otobüs şoförü olamaz... Otobüs şoförü olmak kurumsal bir işletmede çalışmak o kadar kolay değildir. Ayrıca her işletmenin işe alış kriterleri ve ölçüleri vardır. Ancak tüm bu kıstas ve ölçüler işletmelerin kendi sahip olduğu öz mal araçlar ve şoförleri için geçerlidir. Bu gerçeği de kabul etmek durumundayız. Kiralık ve sözleşmeli çalıştırılan araçlarda bu şartlara dikkat edilmediği ortadadır. Mevcut taşıma kapasitesini Antalya’da faaliyet gösteren taşıma şirketleri öz mal araçlarıyla karşılayamadıklarından sözleşmeli araç çalıştırılmaktadır. Müessif kazaya karışan otobüs de sözleşmeli olarak çalıştırılan bir otobüstür.
İnsan ve şoför kalitesi kişinin tecrübesi fazla araştırılmamaktadır. Sözleşme yapılırken çalışacak şoförün sağlık ve psikolojik raporlarının istenip istenmediğini de bilmiyorum. İstenmiyorsa büyük eksikliktir. Evet, bu önemli bir sorundur. Antalya’da sözleşmeli araç daha fazla çalıştırılıyor. Antalya turizm taşımacılığının yüzde 99’u transfer işi olduğundan bu tip araca ve çalışana ihtiyaç var. Pek fazla hizmet de istenmiyor. Müşteri ile olan ilişkiler kısa. Hava limanından otele, tatil köyüne veya tam tersi yapılan bir taşıma. Yoğunluk var arz talebi karşılamıyor... İşletmeler öz mal araçları ile bu potansiyeli karşılayamadıkları için sözleşmeli olarak kiralık araç çalıştırıyorlar. Yurt genelinden sezonda Antalya, Bodrum, Dalaman, Marmaris’e gidiyorlar sözleşmeli olarak çalışıyorlar.
İşletmelerin de otobüs ihtiyacı var, taahhüdü var, bu gelen yolcuyu taşıyacaklar… Kiralıyor 3 aylık 5 aylık çalıştırıyor. İçlerinde bazı kurumsal işletmeler ince eleyip sık dokuyor, geçmişteki referanslarına bakıyor. Uygunsa alıyor uygun değilse almıyor. Sözleşme yapmıyor. Sıkışan her işletme bu tür araç sahiplerini ve şoförleri mecburiyetten çalıştırıyor. Asıl önemlisi bu adamlar ucuza çalışıyor kendi eksikliklerini ucuz çalışmakla kapatıyor. İş bulabiliyorlar. Taşımacının da işine geliyor. Hele otobüsleri yüksek model ise aranan marka ve modelde ise eksiklikleri bile göz ardı ediliyor. Yapıştır logoları, koy mazotunu çek garaja, iki de gömlek kravat verdin mi al sana turizm şoförü. Pasa tura transfer yap, çalışırken öğreniyorsun, gide gele otellerin yerlerini bölgeyi de öğreniyorsun. Bu işin okulumu var? Ne iş yapıyorsun; turizmde çalışıyoruz, turist taşıyoruz. Kim öğretecek turizm taşımacılığını. Git filan otelden yolcu al, havalimanına gel, alanda bekle, yeni grubu al, Kemer'e git şu otele bırak...
Benzinciye git bekle ben seni arayacağım. İş bu!.. Gece gündüz yapılan bu tek şoför... Muavin yardımcı istenmiyor. Valiz bindir, valiz indir. Giderken 10 otele indir gelirken beş otelden bindir. Dolap beygiri gibi dolan. Yapılan iş yolcu taşımacılığıyla birlikte hamallık. Ne dur var, ne de durak. Bir şoför bu işi ne kadar yapar; kaç gün dayanır!!! Ama iş bu… Başka bir şekilde taşımak mümkün değil. Bu dolap beygiri gibi otel otel dolaşmaktan şikâyetler artınca şimdi bazı tur operatörleri birden fazla otel dolaşarak transfer yapmayı kaldırmaya başladılar. Bu sevindirici bir gelişmedir. İşin taşıma şeklini değiştiremezsiniz. Bir de 50 derecelik Antalya sıcağını bir düşünün. Kim dayanabilir bu sıkıntıya, adamın beyni pişiyor hâliyle...
Ne İstanbul’a benzer ne de Kuşadası'nda yapılan turizm taşımacılığına... Dalaman ve Bodrum da aynı ama orada bu kadar yoğunluk yok daha rahat... İşletmenin bakışı şu; “Ben işletme olarak bu otobüsü kiralamışım garajda seyretmek için kiralamadım, para kazanacağım 24 saati benim gece de çalıştırırım gündüz de kaytarmak yok.” Şoför ne zaman istirahat edecek, ne zaman uyuyacak, ne zaman banyo yapacak... Fırsat verilince! Pekâlâ, veriliyor mu? Ciddi işini iyi yapan Kanun ve Yönetmeliklere uyan işletmelerin kurumsalların dışında genelde maalesef bu fırsat bir hak olarak verilmediği konusunda şikâyetler var.
Bu işi kim yapabilir bu şartlarda? Antalya da çalışan şoförler yapıyor ve bu şartlarda çalışıyorlar. Şikâyetler artık ayyuka çıktı. Demek ki sorun birinci derecede şoförlerden değil, işletmelerden ve zihniyetten kaynaklanıyor. Şoförler ekmek parası uğruna memleketlerinde evlerinden uzakta bu şartlarda çalışıyorlar. Antalyalı olup da bir hafta evine gidemeyen şoför olduğunu bana iletilen şikâyetlerden biliyorum. Bu adamları gece gündüz çalıştırdıktan sonra sanki mükâfat gibi bir iki sefer Anadolu turuna gönderilirse, günübirlik P.A.S. Demre, Kapadokya, Pamukkale turlarına gönderirseniz şoför için düğün ve bayramdır.
Çünkü bahşiş ve satışlardan az da olsa komisyon alma imkânı vardır... Bir iki kuruş fazladan evine götüreceği, para kazanabileceği ek bir iş gibi gelmektedir. Yorgunluk hiç dile getirilmez, teklif edilmesi hâlinde, lütûf ikramiye gibi görülür. Sonuç bedeni ve zihinsel yorgunluk birikiminden kaynaklanan uykusuzluk sonucu oluşan dikkat dağılması ve kaza... Tedbir neydi? Şoförün, dinlenmesi ve istirahatıydı. Sağladık mı? Sağlamadık... Yani, tedbiri almadık. Kim olarak işleten sıfatıyla işletmeci olarak… İşletmeci olarak bu tedbirleri almadıysak bu kaza olduysa kader diyebiliriyiz? Ya da açıkça “CİNAYET” diyebiliriz!..
Tüm tedbirleri aldık, ondan sonra kaza olduysa engel olmak imkânlarımızın hepsini kullandıysak o zaman kader diyebiliriz. Şimdi tablo ortaya net bir şekilde çıktı sanırım. Şimdi alınacak tedbirler neler olmalıdır diyebilirsiniz. Öncelikle meslekî eğitim... Şoförlerin mesleki eğitimi, sertifikalandırılması öyle günlük haftalık seminer kurs şekliyle düzelmez. Mutlaka akademik seviyede eğitim almış dil bilen şoförlerin sürekli yetiştirilmesi gerekmektedir. Yurt genelinde şoför eğitimi veren meslek okulu ve yüksekokulların açılması lâzım... Sürekli kalifiye eleman kaynağı sektöre ancak böyle sağlanabilir. Taşıma sistemi ve çalışma şartlarının düzeltilmesi konusunda ise; sadece taşımacının alacağı ve uygulayacağı kararlarla bu iş düzelmez.
Önce zihniyetin değişmesi gerekmektedir. Konunun ciddiyetine inanmak ve süratle harekete geçmek lâzımdır. Turizm Taşımacıları, Seyahat Acenteleri, Tur Operatörleri, Rehberler Odası temsilcileri bir araya gelip sistemin yanlışlarını ortaya koyup düzeltilmesi konusunda ciddi tedbirler almaları gerekir. Başta denetimlerin sıklaştırılması akla geliyor. Hava limanında, şehir çıkışlarında mutlaka takometre kontrolü yapılmalıdır. Ulaştırma Bakanlığı tarafından şirket içi denetimler mutlaka yapılmalıdır. Bu konuda işletmelere ve seyahat acentelerine, rehberlere çok büyük sorumluluklar düşmektedir.
Yorgun ve uzun süre çalıştırılmış şoför yola çıkarılmamalıdır. Bu gibi durumlarda ikinci şoför mutlaka araçta bulundurulmalıdır. Rehber tur hareketinde şoförün fiziki durumunu incelemeli araçta bulunan takometre cihazından şoförün çalışma saatlerini gösteren raporu ve takometre kâğıdını istemeli ve incelemelidir. Uzun süre araç kullandığını ve yorgun olduğunu tespit etmesi durumunda seyahat acentesini bilgilendirerek, bu seyahatin can ve mal emniyeti bakımından tehlikeli olduğu iletmeli ve şoförün veya aracın değiştirilmesini istemelidir.
Antalya da turizm taşımacılıları artık konunun ciddiyetini anlamalıdırlar. Yaşanan bir kaza ve tüm ülke turizmine zarar vermektedir. İşletmelerin hatalarını bu sektör daha fazla çekemez üstlenemez. Alacakları en önemli karar “Şoförlerin çalışma saatlerine ve istirahat sürelerine riayettir”
Şimdi işletmeler aşırı rekabeti bırakarak bu kararları almaları ve işletmelerinde sözleşmeli öz mal ayrımı yapmadan uygulamalarıdır. Taşımacıların çalıştıracakları şoförler ve çalışma saatleriyle ilgili hükümler Karayolu Taşıma Yönetmeliği’nin; 36 ve 37 Maddelerinde açıkça belirlenmiştir. Ayrıca 2918 Sayılı Trafik Kanunu ve Yönetmeliği hükümleri de uygulanmalıdır. Bu şartlara uyma yasal bir zorunluluktur. Bu kararı, Antalyalı Turizm Taşımacıları olarak bir bildirge ile ilan etmeleridir. Alacakları bu ortak karar, kamu vicdanını da rahatlatacaktır. Yoksa böyle giderse kamu da daha sert tedbirler almasını bilir.
Bundan da sektör olarak yurt genelinde hepimiz zarar görürüz. Tedbirler nelerdir? Turizm taşımacıları kendi aralarında çekişmeyi aşırı rekabeti bitirmelidir. Mutlaka takas sistemini oturtmalıdırlar. İhtiyaçtan fazla araç kiralayarak âtıl kapasite yaratılmamalıdır. Şirketlerinde mutlaka iş kapasitelerine göre liyakatli yedek şoför bulundurmalıdırlar. Yolcu haklarına mal ve can güvenliğini sağlayacak tedbirler bir an önce alınmalıdır. Şoförlerin çalışma ve dinlenme sürelerine riayet etmeleri mutlaka sağlanmalıdır… Günlük haftalık çalışma raporları alınmalıdır. Anadolu turlarında mutlaka 2 şoför bulundurulması mecburiyetini getirilmelidir.
Meslek içi eğitimlere önem verilmeli çalışanların katılması sağlanmalıdır. Sözleşmeli taşıt şoförleri için sosyal tesis ve istirahat ve konaklama imkânı sağlanmalıdır. Araçta şoförlerin yatması yasaklanmalıdır… Sözleşmesiz şoför çalıştırılmamalıdır. Şoförlerin sosyal güvenlik haklarına riayet edilmeli SG primlerini eksiksiz ödenmelidir. Tüm bu yazdıklarımın uygulanması durumunda kazaları azaltabilir mi derseniz mutlaka azaltır.
Tamamen bitmesi mümkün değildir… Ne kadar çok araç trafiğe çıkarsa o kadar da risk artar. Tüm bunlar 4925 sayılı taşıma kanunu ve yönetmeliği kapsamında yapılması zorunlu olan şartlardır. Tüm bu maliyetleri kim karşılayacak denilebilir taşın altına kim elini koyuyorsa o karşılayacaktır. Kim seyahat acentesi faaliyeti yapıyorsa kim turizm taşımacılığı yapıyorsa o karşılayacaktır. İş geldi ekonomiye dayandı. Ticaret kâr etmek için yapılır para kazanılmıyorsa kimse bu işi yapmasın!..
Hiçbir şey insan hayatından can ve mal güvenliğinden önemli değildir. Taşımacılar sektörü olarak her yaşanan kazada güvenirliğimizi kaybediyoruz. Yaşadığımız bu son kazada bunun son örneğidir. Bu durum müdahale getirir.
Saygılarımla.
Nusret ERTÜRK
TOF ve TTDER
Danışman ve Sekreteri
E-Mali: info@ttder.org.tr
Tel: (0532) 317 33 86